Tradition has a characteristic of managing people's behavior, forcing them to behave in a certain way. The same can be stated for religion. For this reason, religion and tradition sometimes come across on the same issue. The subject of the will of women to marry is also one of the areas where religion and tradition affect people together. During the formation of Islamic jurisprudence, the mujtahids evaluated the nass and tradition together while determining the rules of the religion, and filled the areas left blank by nass with tradition. Of course, while understanding the nass, they were influenced by the curricular tradition. The viewpoints of human beings, who witnessed a continuous development and change, can also change over time. For this reason, a behavior pattern that is considered normal in a certain period can be condemned in another period. For example, while marriage at the age of fifteen or sixteen was an ordinary behavior in the previous periods, it has become a behavior condemned especially as a result of the developments in the twentieth century. In fact, these values, which are shaped according to the general acceptance of the society, vary depending on the time and place in this aspect. Therefore, it is not a consistent way to measure and criticize some practices of past eras with today's values (anachronism). In this study, the subject of the marriage will of women, which is shaped together by nass and traditions, will be examined, and it will be tried to determine the points originating from nass and tradition. Muḥaddith stated that the isnad of the narration “the opinion of the widow and the permission of the bachelor is to be sought” was sahîh which was reported by ʿĀʾisha, Ibn ʿAbbās, and Abu Hurayra. In the current study, it was concluded that Bukhārī, Ibn Majah, Hanafis, Ibn Ḥazm and Ibn Taymiyya understood these ḥadiths as "no widow or single woman is forced to marry without her opinion". Majority , interpreted the narration according to the tradition that was common in their time and concluded that a single girl could get married without being consulted by her father or grandfather. The main reason why majority does not pay attention to the will of the woman regarding marriage is related to the interpretation of the ḥadith that there is no marriage without guardians. According to them, the authority for marriage is with the guardian, and the marriage that the guardian does not approve is invalid. However, the narration emphasizes that the will of the guardian and the woman should be in the same direction. In other words, the woman will express her will for marriage, and the guardian will confirm that her choice is appropriate. When the ḥadith is understood in this way, possible future problems regarding both the woman and the family will be prevented. Narrations about the will of the single and orphan in the marriage were conveyed with similar wording. However, while majority approve the orphan's marriage authority; not giving this authority to the bachelor gives the impression of a contradictory verdict. Moreover, the Holy Prophet found the objection of widows, orphans and single people who were married without their agreement justified, and recommended that the marriage be done according to the wishes of the women. Majority interpreted these ḥadiths as related to orphan girls. According to the situation that emerged from all these narrations, The Holy Prophet did not take away the marriage will of women; instead, he recommended to take their opinions. This is where tradition came into play. The advice of the Prophet to get the permission of the woman regarding the marriage was interpreted by majority according to tradition.
Geleneğin insanların davranışlarını yönetme, onları belli şekilde davranmaya zorlama gibi bir özelliği vardır. Din için de aynı şeyler söylenebilir. Bu sebeple din ile gelenek zaman zaman aynı konuda karşı karşıya gelebilmektedir. Kadınların evlilik iradesi konusu da din ile geleneğin birlikte insanı etkilediği alanlardandır. İslam fıkhının teşekkül döneminde müçtehitler, dinin kurallarını belirlerken nas ve geleneği birlikte değerlendirmiş, nassın boş bıraktığı alanları zaman zaman gelenek ile doldurmuşlardır. Elbette nassları anlarken de cârî gelenekten etkilenmişlerdir. Sürekli bir gelişim ve değişime tanıklık eden insanoğlunun meselelere bakış açısı da zamanla değişebilmektedir. Bu sebeple belli bir dönemde normal görülen bir davranış kalıbı, başka bir dönemde kınanabilmektedir. Örneğin on beş-on altılı yaşlarda evlilik, önceki dönemlerde sıradan bir davranışken, özellikle yirminci asırda yaşanan gelişmeler neticesinde kınanan bir davranış haline gelmiştir. Aslında toplumun genel kabullerine göre şekil alan bu değerler, bu yönüyle zaman ve mekâna bağlı olarak değişkenlik arz etmektedir. Bu sebeple geçmiş dönemlerin bazı uygulamalarını bugünün değerleriyle ölçmek ve eleştirmek (anakronizm) tutarlı bir yol değildir. Bu araştırmada nasslar ve gelenek tarafından birlikte şekillendirilen kadının evlilik iradesi konusu incelenmiş, konuyla ilgili nas ve gelenek kaynaklı noktaların tespitine çalışılmıştır. Muhaddisler, Hz. Âişe, İbn Abbbâs ve Ebû Hureyre’den rivayet edilen dulun görüşü, bekârın izni alınır rivayetlerinin isnâdının sahîh olduğunu söylemişlerdir. Yapılan araştırmada Buhârî, Ebû Dâvûd, İbn Mâce, Hanefîler, İbn Hazm ve İbn Teymiyye de bu hadisleri “dul veya bekar hiçbir kadın görüşü alınnmadan zorla evlendirilmez” şeklinde anladıkları sonucuna varılmıştır. Cumhur ise rivayeti kendi dönemlerinde yaygın olan geleneğe göre yorumlamış, bekâr kızın babası veya dedesi tarafından görüşü alınmadan nikâhlanabileceği sonucuna varmışlardır. Cumhurun nikâh konusunda kadının iradesini dikkatte almamasının temel sebebi, velisiz nikâh olmaz hadisinin yorumuyla ilgilidir. Onlara göre evlilik konusunda yetki velide olup, velînin onaylamadığı nikâh geçersizdir. Oysaki rivayet, veli ile kadının iradesinin aynı yönde olması gerektiğini vurgulamaktadır. Yani kadın nikâh iradesini belli edecek, velî de onun bu tercihinin uygun olduğunu onaylayacaktır. Hadis bu şekilde anlaşıldığında hem kadın hem de aile hakkında ilerde vukuu muhtemel problemlerin de önü alıncaktır. Bekâr ve yetimin nikahtaki iradesiyle ilgili rivayetler benzer lafızlarla nakledilmiştir. Ancak cumhurun yetimin nikâh yetkisini onaylarken; bekâra bu yetkiyi vermemesi çelişkili bir hüküm izlenimi vermektedir. Üstelik Hz. Peygamber, babaları tarafından görüşü alınmaksızın evlendirilen dul, yetim ve bekârın yaptığı itirazı haklı bulmuş, nikâhın kadınların isteğine göre yapılmasını tavsiye etmiştir. Cumhur bu hadisleri de yetim kızla ilgilidir diyerek yorumlamıştır. Bütün bu anlatılanlardan ortaya çıkan duruma göre Hz. Peygamber, kadınların nikah iradesini ellerinden almamış, onların görüşlerini almayı tavsiye etmiştir. İşte tam burada gelenek devreye girmiş, Hz. Peygamber’in nikâh hususunda kadının izni alınır tavsiyesi cumhur tarafından geleneğe göre yorumlanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |