Ahmed Ṣāfī Bey (1851-1926) is an intellectual who has been witnessed the last period of the Ottoman Empire and the first three years of the founding process of the Republic. The most striking one among the works he wrote is his work named "Safīna al-Ṣāfī". The work consists of 18 volumes. Although it does not comply with the definitions of encyclopedia in today’s conditions, it can be considered as an encyclopedia because it deals with different subjects such as theology, history, history of Istanbul, Islamic history, literature, sufi tradition, cuisine culture, astrology, Persian and Arabic poems. However, all these subjects and issues are not classified in his work. The 16th and 18th volumes of Safīna provide extensive information on the history of Istanbul. In this article, the writings on Istanbul in the 16th and 18th volumes of Safīna were examined. In this study, the content of both volumes has been classified under several main titles according to their subjects in terms of Istanbul history. These titles are; Istanbul and Natural Disasters, Transportation in Istanbul, Ancient Historical Treasures of Istanbul, Game Animals of the City, Istanbul and Tulips. Titles have been formed under these themes. Aḥmed Ṣāfī used and benefited from some sources in his writings on Istanbul. These sources are books and newspaper copies as written sources. In addition, his personal observations, experiences and what he heard from his environment are the sources of his writing. He focuses in his writings all the periods and many aspects of City Life. In particular, he does not approve of the changes that the city has experienced in recent times. One of these changes is in the architectural field that emerged with the effect of Westernization. The tulip era is at the beginning of the periods that he criticized the most. After that respectively, the periods in which the criticism was directed the most were the period of Abdulmecid, Abdulaziz and Abdulhamid's reign. The main emphasis of these criticisms is the deterioration of the state, weakening of the administration, unawareness and insensitivity of the rulers to the needs of the people, the change of architectural structure of İstanbul, and the financial mismanagement and waste in the expenditures of the palace. Aḥmed Ṣāfī Bey did not suggest, mention or write any solution for these problems he criticizes in the book but the back longing for the past days of the Ottoman Empire. According to him, the beginning of corruption follows the reign of Suleiman the Magnificent. The followed period of Suleiman had been a period of Western imitation, and unqualified administrators came to power. According to him, improvement can only be possible by returning to the ancient times of the Ottoman Empire. Aḥmed Ṣāfī, dissatisfied with the Ottoman administration but embraced Mustafa Kemal Atatürk, the founder of the Turkish Republic, as a savior. The main concepts and terms are seen in his writing are progress (taraqqī), ancient periods (āsār-ı ḳadīma), the absence of meritocratic bureaucracy (ḳaḥṭ-ı ricāl), advance and fall behind etc. The Safīna provides the opportunity to observe the changes that Istanbul has gone through. The increasing studies on the Safīna will contribute to the detailed knowledge of some subjects in terms of Istanbul history. Thus, it will help us to see what had happened during the transition from the Ottoman Empire to the Republic from an intellectual view living at that time.
Ahmed Sâfî Bey (1851-1926) Osmanlı’nın son dönemini ve Cumhuriyet’in ilanının ilk üç senesini görmüş bir entelektüeldir. Yazmış olduğu eserler içerisinde en dikkat çekeni “Sefînetü’s-Sâfî” isimli eseridir. Eser 18 ciltten oluşmaktadır. Günümüz şartlarında ansiklopedi tanımlarına uymasa da kelâm, tarih, İstanbul tarihi, İslam tarihi, edebiyat, tasavvuf, mutfak kültürü, ilm-i nücum, Farsça ve Arapça şiirler gibi farklı konuları ele alması sebebiyle ansiklopedi olarak sayılabilir. Ancak bu konular eserinde tasnif edilmemiştir. Sefîne’nin 16 ve 18. ciltleri İstanbul tarihine dair geniş malumat verir. Bu makalede Sefîne’nin 16 ve 18.ciltlerinde İstanbul üzerine yazılan yazılar incelenmiştir. Eserin şehir tarihine/İstanbul tarihine kaynak olma özelliği ele alınmıştır. Her iki ciltte yer alan İstanbul ile ilgili yazılar konularına göre birkaç başlıkta tasniflenmiştir. Bu başlıklar; İstanbul ve Tabii Âfetler, İstanbul’da Ulaşım, İstanbul’un Kadim Tarihi Hazineleri, Şehrin Av Hayvanları, İstanbul ve Laledir. Bu temaların altında başlıklar teşkil edilmiştir. Ahmed Sâfî Bey’den bazı alıntılarla konu zengin bir şekilde işlenmiştir. Ahmed Sâfî Bey İstanbul üzerine yazdığı yazılarda bazı kaynaklardan yararlanmıştır. Bunlar, yazılı kaynaklar olarak kitaplar ve gazete nüshalarıdır. Bundan başka şahsî gözlemleri, tecrübeleri, çevresinden dinlemiş oldukları da onun kaynaklarını oluşturur. Ahmed Sâfî Bey’in İstanbul’a olan ilgisi bir bütündür. Şehrin geçirdiği tüm dönemleri benimser. Bilhassa son dönemlerde şehrin yaşamış olduğu değişimleri ise tasvip etmemektedir. Bu değişimin başında Batılılaşma tesiri ile ortaya çıkan mimari değişiklikler gelmektedir. Lale devri en çok tenkit ettiği dönemlerin başındadır. Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz dönemini, II. Abdülhamid’in saltanatını sert üslûbuyla eleştirir. Bu tenkitlerinin merkezinde devlette bozulma, idarenin zayıflaması, yöneticilerin halkın ihtiyaçlarından habersiz olması, İstanbul’un imarı, sarayın harcamalarındaki israf gibi konular gelmektedir ancak bu tenkitleri için bir çözüm yolu teklif etmez. Osmanlı’nın geçmiş günlerine dair bir yakınma ve hasret duyar. Ona göre bozulma aslında Kanuni Sultan Süleyman döneminden sonra ortaya çıkmıştır. Kanuni sonrası Batı taklidinin olduğu bir dönemdir ve Kanuni sonrasında basiretsiz idareciler iktidara gelmiştir. Dolayısıyla başarılı bir idareden söz edilemez. Ona göre düzelme ancak bu eskiye dönüşle mümkün olabilir. Osmanlı idaresinden memnun olmayan Ahmed Sâfî Bey, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’i bir kurtarıcı olarak benimsemiştir. Yazılarında terakki, âsâr-ı kadime, kaht-ı rical, ilerlemek-geri kalmak gibi kavramlar dikkati çekmektedir. Sefîne, İstanbul’un geçirdiği değişimleri izlemeye imkân sağlar. Rahat okunan ve anlaşılır bir dile sahiptir. Onu bir İstanbul tarihçisi olarak da görmek mümkündür. Ancak bazı yazılarında herhangi bir kaynak kullanmaması, iddia ettiği konuda şüpheye yol açabilir. Bu yüzden bazı yorumları aşırı veya sübjektif olabilir. Yazdıkları, farklı disiplinlerin çalışmalarına imkân vermektedir. Bunları özellikle kültür tarihi ve kültür sosyolojisi çerçevesinde değerlendirmek mümkündür. Sefîne üzerine yapılacak çalışmaların çoğalması İstanbul tarihi açısından bazı konuların detaylı bilinmesine katkı sağlayacaktır. Böylece Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte yaşananları o dönem yaşayan bir entelektüelden görmemize yardımcı olacaktır.
Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan belgelerden beni haberdar eden Yozgat Bozok Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu öğretim görevlisi Kâmil Büyüker’e teşekkür ederim.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |