The European Union (EU)-Türkiye Migration Deal signed on March 18, 2016, is already more than seven years old. However, now, the deal is far from giving the desired result. The EU, which experienced the migration crisis of 2015 shortly before the deal was signed, approved the agreement with the aim of not reliving this experience again; and Türkiye approved the agreement to accelerate its long-delayed EU membership. However, before too long, it became clear that the deal did not meet the expectations of the two parties. Türkiye often expresses that it may refuse to host many temporary protected persons living within its borders because it cannot receive what it demands from the EU. On the other hand, the EU maintains that it has fulfilled its promises to Türkiye in its way. It is possible to say that this deal, seems to have reached an impasse and includes a bilateral diplomatic misunderstanding. It is expected that the issue of Türkiye's EU membership, which has come to a standstill, will not affect the obligation of the EU and Türkiye to agree on migration. So much so that Türkiye and EU countries are in key positions in the migration mobility that emerged after the Arab Spring of 2011. The study advocates the importance of updating the EU-Türkiye Migration Deal and the need to re-establish it with a realistic basis for both sides.
European Union Türkiye Migration Turkish Foreign Policy Migration Deal
18 Mart 2016 yılında imzalanan Avrupa Birliği (AB)-Türkiye Göç Mutabakatı yedinci yılını çoktan doldurdu. Ancak hali hazırda mutabakat, istenilen sonucu vermekten uzak haldedir. Mutabakatın imzalanmadan kısa süre önce 2015 Göç Krizini deneyimleyen AB, bu tecrübeyi tekrar yaşamamak saikiyle; Türkiye ise uzun süredir sürüncemede olan AB üyeliğine ivme kazandırmak niyetiyle böylesi bir mutabakatı onaylamıştır. Ancak çok uzun süre geçmeden, mutabakatın iki taraf içinde beklentileri karşılamadığı anlaşılmıştır. Türkiye, sınırları içinde yaşayan oldukça fazla sayıda geçici koruma statüsündeki kişiyi misafir etmekte AB’den talep ettiklerini alamadığı gerekçesiyle vazgeçebileceğini sıklıkla dile getirmektedir. Diğer taraftan AB ise, Türkiye’ye verdiği sözleri kendince yerine getirdiğini savunmaktadır. Çıkmaza girmiş gibi görünen bu mutabakatın çift taraflı diplomatik yanlış anlaşılmalar içerdiğini söylemek mümkündür. Durma noktasına gelen Türkiye’nin AB üyeliği konusunun, AB ile Türkiye’nin göç konusunda anlaşma yapma zorunluluğuna etki etmemesi beklenmektedir. Öyle ki, 2011 Arap Baharı sonrası ortaya çıkan göç hareketliliğinde Türkiye ve AB ülkeleri kilit konumdadır. Çalışma, AB-Türkiye Göç Mutabakatının yeniden ve her iki taraf için de gerçekçi bir zemin ile tekrar oluşturulması gerekliliğinin önemini savunmaktadır.
Avrupa Birliği Türkiye Göç Türk Dış Politikası Göç Mutabakatı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Avrupa Birliği-Türkiye İlişkileri, Uluslararası Göç |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 6 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 2 Şubat 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 14 |
This work licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
Please click here to contact the publisher.