Teknolojide gelişime paralel olarak şubesiz bankacılık uygulamaları ülkemizde hızla yaygınlaşsa da, ülkemizdeki sosyal ve ekonomik yapının yarattığı ihtiyaçlar çerçevesinde banka şubelerinin sayısındaki fazlalığı gözlemlemekteyiz. Bu şubeler ekseriyetle kira sözleşmelerinin akdedilmesi suretiyle faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu bağlamda, bir tarafında kiraya veren olarak bir gerçek kişi veya tüzel kişinin bulunduğu, diğer tarafında ise kiracı olarak bankanın yer aldığı işyeri kira sözleşmelerine uygulamada sıklıkla rastlanmaktadır. Bankalar kiracısı oldukları kira verenlerine kredi kullandırabilmekte ve kira bedelini nakit olarak ödememek maksadıyla farklı hukukî müesseselere başvurma ihtiyacı duyabilmektedir. Uygulamada tarafların ve özellikle bankaların kredi sözleşmesinin borçlusu kiraya veren ile ayrı olarak yaptığı sözleşmede, kira bedeli ödemelerinin kredi borcuna istinaden nakit olarak yapılmamasının hukuki dayanağını tespitte zorluk yaşadığı görülmektedir. Bu konuyla ilgili diğer bir sorunu ise kira bedeli alacaklarına, kredi borçlusu kiraya verenin başka alacaklıları tarafından haciz konulması ve bunun kiracı banka ve kiraya veren arasındaki sözleşmeye etkisinin ne olacağı oluşturmaktadır. Bu çalışma kapsamında, “alacağın devri”, “mahsup”, “takas” ve “alacak rehni” kavramları açısından kiracı banka ve kredi borçlusu kiraya veren arasındaki hukukî ilişkinin niteliği tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun yanında, kredi borçlusu kiraya verenin başka alacaklıları tarafından kira bedeline haciz konulmasının söz konusu hukukî kurumlar çerçevesinde etkisi irdelenmiştir. Bu çalışmayla, bu konuyla ilgili olarak uygulamadaki belirsizliklerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
Banka şube kirası kira bedeli kredi borcu takas sözleşmesi alacak rehni üçüncü kişi haciz
Although branchless banking has become widespread in our country in parallel with the development in technology, we observe the excessive number of bank branches within the framework of the needs created by the social and economic structure in our country. These branches continue their activities by concluding lease agreements. In this context, it is frequently encountered in practice that there are business lease agreements in which a real person or legal entity is the lessor on one side and the bank is the lessee on the other side. Banks may loan to their lessees and may need to resort to different legal institutions in order to avoid paying the rent in cash. In practice, it is observed that the parties, and especially the banks, have difficulty in determining the legal basis for the non-payment of the rental fee in cash based on the credit debt in a separate agreement with the lessor, the debtor of the credit agreement. Another problem related to this issue is the attachment of the lease claims by other creditors of the lessor and the effect of this on the contract between the lessee bank and the lessor. Within the scope of this study, it has been tried to determine the nature of the legal relationship between the lessee bank and the credit debtor lessor in terms of the concepts of "assignment of claim", "deduction", "set-off", "pledge on receivable". In addition, the effect of the attachment of the lease amount by other creditors of the lessor on the lease amount has been analysed within the framework of the aforementioned legal institutions. This study aims to eliminate the uncertainties in practice regarding this issue.
Bank brach lease lease amount credit debt set-off aggreement pledge on receivable third party attachment
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Özel Hukuk |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 10 Sayı: 2 |