2010 yılında Tunus’ta başlayan “Arap Baharı” sonrasında Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler her ne kadar maruz kalmış ülkeleri bire bir etkilese de, bu ülkelere komşu olan ve tarihi kökleri ile yakın bir ilişki ağının olduğu Türkiye’yi de yakından etkilemiştir. Özellikle Suriye’de başlayan ve daha sonra Irak’a sıçrayan olaylar, konuya bütüncül bakıldığında ateşin sadece bu ülkelerle sınırlı kalmayacağını da göstermektedir. Bölgenin yapısını ve geleceğini kendi istekleri doğrultusunda değiştirmek isteyen siyasal, etnik, dini/mezhepsel ve kültürel çatışmalar, Irak’ın kuzeyinde otonom bir yapıya sahip olan Bölgesel Kürt Yönetimi’nin de ulus devlet olma yolundaki iştahını kabartmıştır. Irak merkezi hükümeti tarafından anayasadan kaynaklanan haklarının verilmediğini de ileri süren Bölgesel Kürt Yönetimi, 25 Eylül 2017 tarihinde kendi kaderlerini kendilerinin belirlemek isteğini de yansıtan bağımsızlık referandumu yapmış ve referandumdan %92’i evet oyu çıkmıştır. Sonuçları itibariyle referandumun Ortadoğu’nun siyasi yapısını derinden etkileyeceği ve içerisinde çeşitli etnik ve mezhepsel farklılıklar taşıyan ulus devlet kimliğine sahip bölge ülkeleri için bir risk oluşturacağı muhtemel gözükmektedir. Böylesine bir referandumun ülkemiz açısından hali hazırda var olan etnik ayrılık taleplerine yönelik umutları yeşertebileceği ve böylelikle de ulus devlet kimliğinin erozyona uğrayabileceği ileri sürülmektedir. Referandum sonrası siyasal ve etnik çatışmaların etkileri göz önüne alındığında, tüm denklemlerin komşu ulus devletler açısından tekrar ele alınmasını gerektirecek nitelikte olduğu görülmektedir. Bu denklemde ülkemiz için olası adımlar arasında iki seçenek ön plana çıkmaktadır. Birincisi, Türkiye’nin bölgesinde etkin ve güçlü bir devlet olarak Irak’ın her ne sebeple olursa olsun etnik veya mezhepsel bölünmesine karşı çıkması ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik politika geliştirmesidir. İkinci seçenek ise, referandum sonrası alınacak bağımsızlık kararının bir çatışma ve savaşa dönüştürülmeden bölge ülkeleri ile koordineli bir şekilde sonuçlandırılmasına yardımcı olunması noktasındadır. Ancak hükümetin son günlerde yaptığı açıklamalardan da anlaşılacağı üzere ülkemizin bu anlamda birinci seçenekten yana politika belirlediği görülmektedir. Bu çalışmada tarihsel ve kültürel bağlarımızın köklü olduğu Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin bağımsız bir devlet olma yolunda almış olduğu referandum kararının, ülkemizin ulus devlet yapısını nasıl etkileyeceği ve bu duruma karşı atılacak olası adımların ortaya konulması amaçlanmaktadır
Ulus devlet ve Türkiye Kuzey ırak bölgesel yönetimi 25 Eylül referandumu
The developments in the Middle East after the "Arab Spring" which started in Tunisia in 2010 have affected Turkey which is adjacent to these countries and has a close relationship with their historical roots, although the affected countries are affected individually. Particularly, the events that started in Syria and then spread to Iraq show that the fire will not be limited only to these countries when viewed holistically. Political, ethnic, religious / sectarian and cultural conflicts that want to change the structure and future of the region in line with their own desires have also raised the appetite of the Kurdish Regional Government, which has an autonomous structure in Iraq, to become a nation state. On September 25, 2017, the Kurdish Regional Government, which claims that the constitutional rights of the Iraqi central government are not granted, made a referendum on independence that reflected their willingness to determine their own destiny, and 92% of the referendum was voted yes. As a result, it seems likely that the referendum will deeply influence the political structure of the Middle East and poses a risk for the countries of the region with nation-state identities bearing diverse ethnic and sectarian differences. It is argued that such a referendum may bring about hopes for the existing ethnic separation demands for our country and thus the identity of the nation state may suffer from erosion. When the effects of political and ethnic conflicts after the referendum are taken into consideration, it seems that all the equations are in need of reconsideration in terms of neighboring nation states. In this equation, two alternatives are possible out of possible steps for our country. First, as an effective and powerful state in the territory of Turkey, it is a policy to oppose the ethnic or sectarian division of Iraq for whatever reason and to protect its territorial integrity. The second option is to help coordinate the independence decision taken after the referendum in a coordinated manner with the countries of the region without being converted into a conflict and war. However, it can be seen from the statements made by the government in recent days that it seems that our country has decided policy for the first option in this sense. It is aimed that the decision of the referendum that the Northern Iraq Regional Authority, which our historical and cultural ties are rooted in this study, has taken to be an independent state, will show how our country will affect the nation state structure and the possible steps to be taken against this situation
Nation state and Turkey Northern Iraq regional government 25 September referendum
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 2 Sayı: 2 |