Memento (2000), The Dark Knight Trilogy (2005, 2008, 2012), Inception (2010), Interstellar (2014) ve Oppenheimer (2023) gibi filmleriyle gişe rekorları kıran yönetmen Christopher Nolan, 2000’li yılların en popüler sinema yaratıcılarındandır. Liberal düzenin kurtarılması ve/veya yeniden tesis edilmesi, geleceğin güvence altına alınarak insanlığa duyulan inancın tazelenmesi ve ‘gerçek adalet’in yerini bulması gibi tema ve kurguları çeşitlendirerek işleyen Nolan, hikayelerini temelde bilimkurgu, aksiyon ve gerilim gibi türlerin gerekliliklerine uygun bir biçimde aktarmaktadır. Bilimi, bilimsel bilgiyi ve yöntemi temel gerçeklik ve hatta kurtuluş aracı olarak gören, batı liberalizminin eldeki en muteber düzen olduğunu savunan ve büyük anlatılar peşinde koşarak modernitenin ve modern zihniyet dünyasının savunusuna girişilen Nolan’ın filmlerinde bunların karşısına düşman olarak –modern bir bakış açısının izleğinden- postmodernitenin, postmodern zihniyetin ve bu zihniyetin edimlerinin konumlandırıldığı görülmektedir. The Dark Knight Trilogy’de Joker ve Bane gibi karakterlerin kurduğu/kurmaya çalıştığı düzeni, Interstellar’da insanlığın teslim olduğu distopyayı ve bu distopyadan kurtulmak için geliştirilen sözümona çözümü ve/veya Dunkirk’te Naziler’in işgal durumunu geçicilik, kaos, parçalanmış gerçeklik, şizofrenikleşme ve bilimsel bakış karşıtlığı temelinde postmoderniteyle ilişkilendiren ve bu kavramlar üzerinden postmodernite/postmodern düşünce eleştirisi yapan Nolan, bu zihinsel kurulumunu 2020 yılında vizyona giren filmi Tenet’te de açıkça belli ederek bir kere daha modernitenin savunusuna girişmiştir.
Bu çalışma, modernite savunusu yaparken postmodern aklı eleştirdiği ve hatta düşmanlaştırdığı öne sürülen Christopher Nolan’ı ve filmografisini 2020 yılında vizyona giren Tenet filmi üzerinden, modernite-postmodernite temelinde değerlendirmeyi ve bu film özelinde, Nolan sinemasında bu iki kavramın konumlandırılma biçimini kavramayı hedeflemektedir. Çalışmada deskriptif yöntem kullanılmış, film çözümlemesinde ise ideolojik, sosyolojik ve tarihsel film eleştirisi yaklaşımlarından oluşan bir kümülasyondan yararlanılmıştır.
Bu çalışma, 11-12 Kasım 2021 tarihinde gerçekleşen 3. ULUSLARARASI SİNEMA VE GENÇLİK KONGRESİ'nde Arş. Gör. Okan Kırbacı ile birlikte sunulan "Christopher Nolan’ın Bilimkurgu Filmlerinde Modernitenin Savunusu ve Postmodernitenin Düşmanlaştırılması: Tenet Örneği" isimli bildiri özetinden genişletilerek hazırlanmıştır. Çalışmayla ilgili Arş. Gör. Okan Kırbacı'dan gerekli tüm izinler alınmıştır.
Çalışma kapsamında verdiği destek için kardeşim Erdem Doğan'a ve Arş. Gör. Eda Türkay'a teşekkürlerimi sunarım.
Director Christopher Nolan is one of the most popular cinema creators of the 2000s, breaking box office records with films such as Memento (2000), The Dark Knight Trilogy (2005, 2008, 2012), Inception (2010), Interstellar (2014) and Oppenheimer (2023). Nolan diversifies themes and fictions such as the rescue and/or re-establishment of the liberal order, securing the future and restoring faith in humanity, and the fulfilment of 'true justice', basically conveying his stories in accordance with the requirements of genres such as science fiction, action and thriller. In Nolan's films, which see science, scientific knowledge and method as the fundamental reality and even a means of salvation, that defend western liberalism as the best available order, and attempt to defend modernity and the world of modern mentality by pursuing grand narratives, it is seen that postmodernity, postmodern mentality and the acts of this mentality are positioned as the enemy against them -followed by a modern point of view-. From the order established/attempted to be established by characters such as Joker and Bane in The Dark Knight Trilogy, to the dystopia that humanity has surrendered to and the so-called solution developed to get rid of this dystopia in Interstellar, and/or to the transience, chaos, fragmented reality of the Nazi occupation in Dunkirk, Nolan, who associates postmodernity with postmodernity on the basis of schizophrenicisation and anti-scientific view and criticises postmodernity/postmodern thought through these concepts, has once again embarked on the defence of modernity by clearly demonstrating this mental setup in his film Tenet, which was released in 2020.
This study aims to evaluate Christopher Nolan and his filmography, which is claimed to criticise and even antagonise the postmodern mind while defending modernity, on the basis of modernity-postmodernity through the film Tenet, released in 2020, and in the context of this film to grasp the way these two concepts are positioned in Nolan's cinema. The descriptive method is used in the study, and a cumulation of ideological, sociological and historical film criticism approaches is used in film analysis.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları (Diğer) |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 1 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 9 Sayı: 2 |