Öz
Sezai Karakoç, 1960’dan beri, çok bilinçli bir plan ve program dâhilinde,
yazdığı yazılar, konferanslar, şiirler ve diğer sanat ürünü eserleri ile inandığı
medeniyetimizin dirilişine hizmet etmek, milletimizi bilinçlendirmek ve dirilişin
mümkün olduğunu anlatmak için sürekli çabalayıp durmuştur. Bunu, ne
günübirlik hevesler ile ne politik kaygılar ile ne de her 10 yılda bir değişen
batılı paradigmalara yaslanarak değil, kendi medeniyet ve ruh köküne
dayanarak yapmaya çalışmıştır. Bu yönüyle o, sıradan bir yazar ya da
entelektüel değil, ağırbaşlı ve basiretli bir düşünür, bir sanat adamı ve bilgedir.
Bu yüzden olsa gerek, o, “artık bizden adam olmaz, öldük bittik”, denildiği
kırılma anlarında bile, İslam medeniyetinin yeniden dirilişi konusunda hiçbir
yese düşmemiş ve hep milletine ümit aşılamaya devam etmiştir. Her türlü
olumsuzluğa rağmen, medeniyet perspektifi bir dirilişin mümkün olduğunu,
özellikle aydın kadrolara anlatmaya çalışan Sezai Karakoç’un ilerlemiş yaşınarağmen
verdiği son konferanslarında bu umudunu koruduğu ve hatta
güçlendirdiği görülmektedir. Bunun en güzel delili, 1990’da kurulup 1997’de
kapatılan Diriliş Partisi dönemi konuşmalarından olan ve 1991-94 arasında
yapılan 4 konferansıdır. Bu bildirinin yazılış amacı, Çıkış Yolu II adlı kitapta
topladığı bu konferanslardaki görüşleri ile 30 yıl önce yazdığı yazılardaki
arasında ciddi bir fark olmadığını ortaya koymaktır.