Çeviri faaliyeti zor süreçlerden sonra gerçekleşir. Zira bu faaliyeti
gerçekleştirebilmek için en az iki dili bilmek çoğu zaman yeterli olmaz. İyi
bir çeviri, iki dilin yanı sıra iki dünyayı, iki kültürü, iki geleneği de
bilmeyi gerektirir. Nitekim çeviri faaliyeti, sadece dillerin gramatik
işlevlerine bağlı kalınarak gerçekleştirildiğinde, çoğu zaman sert, kuru ve
literal metinlerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu nedenlerle çeviride,
kelime ve gramer kurallarının yanı sıra bunların yüklendiği dünyanın, anlamın
ve duyguların da peşinde olmak gerekir. Böyle yapılmadığında hatalı çevirilerle
karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır.
Türkçe Kur’an meallerinin, çeviride kaynak dilin egemen olduğu; ama
hedef dilin genellikle göz ardı edildiği metinler olduğu söylenebilir. Oysa
unutulmaması gereken en önemli hususlardan biri, çeviri faaliyetinin dillerin
özgün karakterlerinin korunarak gerçekleştirilmesi gerektiğidir. Bu nedenle
çeviri metninde baskın özelliklerin, kaynak dile değil; hedef dile ait olması
gerekecektir. Meallerde bulunan kusurların bir kısmının özne-yüklem
uyumsuzluğundan kaynaklandığı görülmektedir. Bu uyumsuzluklar yaygın olduğu
gibi önemli anlam kayıplarına ve çeşitli karmaşalara da neden olmaktadır.
Dolayısıyla bu konunun bilimsel yöntemlerle ele alınması faydalı olacaktır. Bu
nedenle makalede, örneklerden hareketle meallerdeki özne-yüklem uyumsuzlukları
ele alınacak ve bunların nasıl düzeltilebileceklerine dair önerilerde
bulunulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2017 |
Gönderilme Tarihi | 30 Mayıs 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 6 Sayı: 1 |
İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.