Matematiksel ve teknik araçları teorinin ifadesinde temel alan iktisat disiplini, bugün artık sosyal bilim olma kimligini neredeyse yitirmiştir. Bu süreç, tarih içerisinde birtakım kırılmalarla gerçekleşmiştir. Bu kırılmaların hem bilimsel hem de sosyal ve iktisadî yönü vardır. Doğa bilimlerindeki gelişmeler iktisatçıların daha kesin çıkarımlara ulaşan fizik bilimine öykünmesine sebep olurken, Sanayi Devrimi’nin peşisıra kurulan piyasa sistemi insanı geçmişten tevarüs eden iktisadî iklimden koparmıştır. Esasında felsefî bir kavram olan rasyonalite, felsefî bağlamından arındırılarak iktisat disiplini içerisine dâhil edilmiş, insanın doğal yanının ekonomik çıkarını ençoklaştırma olduğu düşünülen kabul ana akım iktisat literatürüne hakim olmuştur. Bunlara itiraz eden iktisatçılar da bulunmaktadır. Karl Polanyi piyasa sisteminin kendiliğinden oluşmadığını, insanın çağlar boyunca değişmediğini, ilksel ekonomilerin bugünkü piyasa ekonomisinden çok farklı olarak sosyal ilişkilerin içinde yerleşik olduğunu sosyal antropolojinin verilerini kullanarak iddia etmiştir. Bu çalışmada Polanyi’nin modern iktisadın insan anlayışına eleştirileri incelenmeye çalışılmıştır. Bunun için öncelikle rasyonalite kavramı iktisadî bağlamında tartışılarak konuya zemin oluşturulmuştur. Ardından sırasıyla Polanyi’ye göre “insanın aynı kalışı tezi” ilksel ekonomilerle ilgili tartışmalar ve sanayi devrimiyle paralel olarak gelişen piyasa toplumunun kuruluşu tartışması ele alınmıştır.
: Polanyi piyasa toplumu rasyonalite sosyal antropoloji modern ekonomi ilksel ekonomiler holizm/bütüncülük
Discipline of economics, who already assimilated the mathematical and technical tools as a base for the expression of theory is almost lost its identity as a social science. This process has become visible through some historical breakups. These breakups have scientific, social and economic faces. While the developments in natural sciences had led the economists to imitate physics - since it uses more certain methods as a science; the market society which established after the industrial revolution separated humans from the economic understanding of the past eras. Rationality, which indeed a philosophical concept, purified from its philosophical context and integrated to economics. On the other hand, the mainstream economics which accepts the maximisation of interest as one of the components of human nature prevailed the economics literature. The modern economics’ conception of human had shaped via the steps which we briefly mentioned above. Karl Polanyi (1886-1964) had criticized the human conception of modern economics by using social anthropological methods. He had claimed that market system did not emerged spontaneously, the nature of human did not change throughout history, and primitive economics was totally different from today’s market society since the economic relations were embedded in the other social relations. In this article, we tried to analyse Polanyi’s criticisms on modern economics’ human conception. For this reason, we firstly argued the term rationality in the economic context, since it would be a basis for our subject. Then we emphasized the thesis of “uncahged nature of human” which highlighted by Polanyi, discussions on primitive economies, and the market society which established parallel to the industrial revolution respectively
: Polanyi market society rationality social anthropology modern economics primitive economies holism
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 5 Sayı: 10 |