Türk şiirinin ne zaman ve nasıl modernleştiği meselesi çözülmüş değil. Meselenin özünde modernliğin ve modern şiirin nasıl tanımlandığı yatıyor. Modernliği kentleşme ve kent içindeki birey deneyimi olarak alırsanız İkinci Yeni bu kalıp için biçilmiş kaftandır; fakat bu durumda İkinci Meşrutiyet dönemi şairlerinin hem hayat hem şiir bakımından “köy şairi” olduğunu varsaymanız gerekir. Modernliği “eski” biçimsel yapıdan serbest vezne geçiş olarak alırsanız Garip şiirini başlangıç kabul etmeniz gerekir; fakat bu durumda da 19. yüzyıl boyunca form hakkındaki tartışmaları ve yenilenmeleri hesaba katmanız; ayrıca Baudelaire ve T. S. Eliot gibi modern Batılı şairlerin neden vezin ve kafiyeden vazgeçmediğini açıklamanız gerekir. Modern şiiri imgecilik, soyutlama, deformasyon veya başka teknikler üzerinden tanımlayınca da belli bir şiir tarzıyla kısıtlamış olursunuz. Sorunu besleyen tavır ısrarla bir “öncesi-sonrası” ayrımı yapma çabası olsa da nihayetinde Türk şiiri üzerine mevcut yorumlar, modernliğin başlangıcı için hiçbir zaman İkinci Meşrutiyet’e gitmez; böylece Kemalist kültür politikalarının, Cumhuriyet’e kadarki bütün kültürel birikimden kopma tavrını sürdürür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Kitap Tanıtımları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 8 Sayı: 2 |