Yapay zekâ destekli robotik teknolojilerin yükselişte olduğu bir dünyada, gerçeklik algısı da yeniden tanımlanmaktadır. Teknolojinin gerçekliğe dair tüm katı tanımlamaları akışkanlaştırdığı dijital çağda, gerçeklik, hâlihazırda var olan bir olgu veya durum olmasının ötesinde üretilebilen/ yeniden üretilebilen bir forma dönüşmüştür. Sanalın gerçek üzerindeki etkisi, insana özgü birçok şeyin yüksek teknolojilerle üretilebileceği ve kullanılabileceği düşüncesini ortaya çıkarmaktadır. Buradan hareketle çalışma, sanal gerçeklik deneyimi olarak simülasyon konusunu irdeleyerek, gerçek ve sanal arasındaki ilişkiyi yas ve melankoli üzerinden tartışmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda Munhwa Broadcasting Corporation isimli şirketin, bir anneyi hayatını kaybeden kızı ile sanal gerçeklik uygulaması aracılığıyla buluşturduğu “Seninle Buluştum” isimli video anlatısı, çalışmanın örneklemi olarak belirlenmiştir. Sözü edilen sanal gerçeklik deneyiminin içerdiği simülasyonun duygulanımsal boyutunu anlamlandırmak üzere, video anlatısı, Greimas’ın eyleyenler örnekçesi modeli ile analiz edilmiştir. Sanal ve gerçek arasındaki dikotomik ilişki, Freud’un yas ve melankoli teorizasyonu aracılığıyla irdelenmiştir. Bu bağlamda çalışmada, insani oluşları veya gereksinimleri üretilebileceği ya da karşılayabileceği iddiasını taşıyan yüksek teknolojilerin, insani duygulara yönelik pratiklerinin sağaltıcı olup olmama potansiyeli tartışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 25 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 7 Sayı: 12 |
Intermedia International E-journal
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.