Toplumsal hareketler kuşkusuz ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit edebilecek eylemlerdir ve ortaya çıkışlarındaki temel dayanak noktaları kestirilemediğinden bir karşı refleks geliştirilememesine de neden olabilmektedir. Bu bağlamda günümüzde bu tür toplumsal krizlere 21. yüzyılın teknolojik, sosyolojik ve psikolojik yapılarına göre çözüm aranmaktadır. Teknolojinin hızlı devinimi; bilginin işleyiş ve erişim hızını kısaltmakta, etkili kılmakta ve toplumlarda teknolojiye bağlı çok yönlü değişimlere neden olabilmektedir. Bu nedenle devletlerin bu tür toplumsal krizlerde sözel iletişim kanallarını, değişen sosyolojik ve psikolojik bulgulara dayalı olarak revize etmesini zorunlu kılmaktadır. Diğer bir anlatımla; 21. yüzyılın toplumsal hareketleri ağ/bilişim tabanlı seyreden gelişmelere dayalıdır ve bu gelişmeler ağlardaki söylemlerin eklektik bir hal almasına neden olmaktadır. Bu açıdan iletişim kanallarını elinde bulunduran siyasal iktidarların yanı sıra diğer kamu erklerinin ve kanaat önderlerinin toplumsal krizlerdeki tutumları ve refleksleri önem arz etmektedir. Dolaysıyla klasik yaklaşımlardan ziyade öncekilerin ve öncüllerin belirlenmesi ve yeni yaklaşımların göz önüne alınarak söz konusu bu tür krizlere günün koşullarına uygun çözümler geliştirilmesi gerekmektedir. Bu temel düzlemden hareketle yürütülen ve Fırat Üniversitesi öğrencileri özelinde bir survey (anket) uygulaması ile desteklenen çalışmada elde edilen verilere göre; söylemlerin, ortak bilinç inşasında etkin bir rolünün olduğu ve toplumsal hareketlerde kullanım işlevinin bulunduğu belirlenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 29 Temmuz 2020 |
Kabul Tarihi | 21 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 6 Sayı: 2 |
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi