In our study we try to analyse town based novelist Tarık Buğra’s novels in a general point of wiev. We prefer Prof. Dr. Nurullah Çetin’s “Roman analysing methods” while conducting mentioned study. So, we may reach a general idea about what the novelist try to tell in his novels, what he aims and what kind of results he has. Buğra owns 23 novels totally. Ten of them are printed as boks. They are listed chronically like: Yalnızlar (1948), Siyah Kehribar (1955), Küçük Ağa (1963) –later as “küçük ağa ankarada, nowadays brougth together as a one book - İbiş’in Rüyası (1970), Firavun İmanı (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Dönemeçte (1980), Yağmur Beklerken (1989), Osmancık (1983). Nine of them are narrated by divine observer, and the other one is by subject-observer.in divine-observer novels, the novelist is dominant in the novels and owns an olympic point of view, but in the subject-observer narrator novels, the subject experiences all the events. Subject-observer narrator novel is Siyah Kehribar, but in some parts, it is seen that divine-observer narrator is used. To the question that in Buğra’s novels, which themes are mentioned, we can sat that the loneliness of humanity, development of characteristic by the effect of society, efforts of the youth for showing themselves, big problems leading to success, a person’s characteristic change and his hero activities, love worhts, holiness of the country. İn an overview, Buğra’s novels discuss. male-female relation, nationalism, national struggle, otoman empire history, historical roots, politics and political issues, youth and social corruptin. İn his novels that discuss national struggle, it should bu expressed that he does not handle the issue in a formal way, but he talks about the background. When the mentioned novels are studied about their ends, it is seen that they have surprising, tragical and open-ended ends, even in most novels all these types of ends can be seen. When we talk about the kinds of fiction in the novels, we can say that buğra writes historical, life narrative and adventure novels. Our writer who does not prefer horror, fantastic,utopic and sicence-fiction novels, in his every novels tries to convey a message to his readers in a direct way. Buğra has strong national belief, and it is known in litarary world, in spite of this, he tries not to show a ideoligal or political behaviour. Nationalism idea has its own place in an artistic way in his novels. He thinks that state, nation and falg are holy. Blessed values are more important than personal ones. When these blessed values are mentioned, personal benefit is out of the question. The difference of Buğra’s novels is that they handle our independance war in a way that is not from front in Ankara or in military or political point of view.
Makalemizde kasaba merkezli romancımız Tarık Buğra'nın romanlarını genel bir bakış açısıyla incelemeye çalışacağız. Bunu yaparken de yöntem olarak Prof. Dr. Nurullah Çetin’in Roman Çözümleme Yöntemi’ni tercih edeceğiz. Böylece genel manada Buğra’nın tüm romanlarında ne anlatmak istediği, neyi hedeflediği ve ne gibi sonuçlara ulaştığı konusunda bir teze ulaşabileceğiz. Buğra’nın toplam 23 romanı vardır. Bunların onu kitap halinde basılmıştır. Söz konusu romanlar, basılış tarihlerine göre şunlardır: Yalnızlar (1948), Siyah Kehribar (1955), Küçük Ağa (1963) -daha sonra "Küçük Ağa Ankara’da" romanını yayımlar; ama ikisi birden günümüzde tek kitap haline getirilmiştir- İbiş’in Rüyası (1970), Firavun İmanı (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Dönemeçte (1980), Yağmur Beklerken (1989), Osmancık (1983). Bu romanlardan dokuzu Tanrısal konumlu gözlemci anlatıcı tipiyle biri ise özne anlatıcı tipiyle yazılmıştır. Tanrısal konumlu gözlemci anlatıcı tipinde yazar roman içindeki her şeye egemendir ve olimpik bakış açısına sahiptir. Özne anlatıcı tipinde ise olaylar, anlatıcının başından geçmektedir. Özne anlatıcı tipinin kullanıldığı Buğra romanı Siyah Kehribar’dır. Romanın bir kısmında gözlemci anlatıcı tipine de geçiş yapıldığını görüyoruz. Buğra romanları genel olarak hangi konuları işler sorusuna yanıt olarak: İnsanın yalnızlığı, şahsiyetin çevre etkisiyle şekillenişi, gençliğin kendini ispat çabası, büyük çıkmazların büyük oluşumlara fırsat tanıması, insanın kişisel değişim yaşayarak yiğitlik ortaya koyması, aşkın bir bedeli olması, vatanın kutsallığı verilebilir. Genel olarak düşünülürse Buğra romanları kadın-erkek ilişkisi, Milliyetçilik ve Milli Mücadele, Osmanlı Tarihi ve tarihsel kökler, siyaset ve siyasi meseleler, gençlik ve yozlaşma konularını işlemektedir. Onun Milli Mücadeleyi anlatan romanlarında resmî tarih anlayışının dışında kalarak, olayları cepheden değil cephe gerisinden anlatmaya çalıştığı da ifade edilmelidir. Söz konusu romanlar, sonları açısından incelendiğinde şaşırtıcı, trajik ve ucu açık sonları içerdikleri görülüyor. Hatta birçok romanda, bu üç son türünün üçü de bulunmaktadır. Romanların kurgu türlerine baktığımızda ise Buğra’nın tarihi, yaşamöyküsel ve macera romanları yazmış olduğunu söyleyebiliriz. Korku, fantezi, ütopya ve kurgu bilim türlerinde romanlar yazmayı tercih etmeyen romancımız her romanıyla okuyucuya belli bir mesaj vermek istemiş bunu da dolaylı değil doğrudan yapmak istemiştir. Buğra’nın siyasi anlamda sağ kesime yakınlığı ve sağlam milliyetçi bir yapıya sahip olduğu edebiyat dünyasınca bilinmektedir. Buna rağmen eserlerinde çığlık çığlığa bir ideolojik-politik tavır göstermemeye gayret eder. Milliyetçilik fikri eserlerinde sanatkârane açıdan bulunmaktadır. Ona göre devlet, millet ve bayrak kutsaldır. Kutsal değerler kişisel menfaatin önünde gelir. Hatta bu değerler söz konusu olduğu zaman kişisel menfaat devre dışı kalacaktır. Buğra’nın romanlarının farkı, Kurtuluş Savaşı’na cepheden ve Ankara’dan yani askeri ve politik açılardan bakmayan bir yapıda olmasından ileri gelir
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Ağustos 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 |