1
Mart 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair La Haye Sözleşmesi’nin 17. maddesinde, bir
âkit devlette ikamet eden âkit devlet vatandaşlarından, herhangi bir âkit
devletin mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunmaları hâlinde,
yabancı olmaları veya o ülkede ikametgâh veya mesken sahibi olmamaları
sebebiyle, herhangi bir teminat istenemeyeceği öngörülmüştür. Yargıtay’ın 2013
ve 2016 yıllarında verdiği iki kararda, 1954 tarihli Sözleşme’nin 17. maddesi
çerçevesinde teminat muafiyetinden yararlanacak kişilerin “vatandaş” (national)
tabiriyle ifade edilmiş olmasından ve 1954 tarihli Sözleşme’nin yerini alması
amacıyla hazırlanan 25 Ekim 1980 tarihli Adalete Uluslararası Erişim Hakkında
Sözleşme’nin 14. maddesinde, 1954 tarihli Sözleşme’den farklı olarak, tüzel
kişilerin teminat muafiyeti kapsamında olduğunun açıkça düzenlenmiş olmasından
hareket edilerek; 1954 tarihli Sözleşme’nin 17. maddesindeki teminat
muafiyetinin sadece gerçek kişiler için getirilmiş olduğu ve bu muafiyetten
tüzel kişilerin yararlanamayacağı sonucuna varılmıştır. Bu çalışma, Yargıtay’ın
bu kararlarından hareketle, tüzel kişilerin 1954 tarihli Sözleşme’nin 17.
maddesinde öngörülen teminat muafiyetinden yararlanıp yararlanamayacağı
meselesini; 1954 tarihli Sözleşme’nin lafzı ve özü bakımlarından yorumlanması
suretiyle, 1980 tarihli Sözleşme’nin gerek metninin gerekse açıklayıcı raporunu
nazara alarak ve 1954 tarihli Sözleşme’ye taraf devlet mahkemelerinin yargısal
içtihatları ışığında ele almayı amaçlamaktadır.
1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Sözleşme teminat teminat muafiyeti tüzel kişiler
Article 17 of the Hague
Convention of 1 March 1954 on Civil Procedure provides that no security, bond
or deposit of any kind may be imposed by reason of their foreign nationality,
or of lack of domicile or residence in the country, upon nationals of one of
the Contracting States, having their domicile in one of these States, who are
plaintiffs or parties intervening before the courts of another of those States.
The Turkish Supreme Court ruled in two different decisions rendered in 2013 and
in 2016 that the exemption from security for costs provided in article 17 of
the Convention of 1954 is only for physical persons and that legal persons are
not under the scope of such exemption on the grounds that the personal scope of
such exemption is specified by the term “national” in the Convention of 1954
and that, unlike Convention of 1954, legal persons are expressly included in
scope of the exemption from security for costs under the article 14 of the
Hague Convention of 25 October 1980 on International Access to Justice which is
intended to substitute the Convention of 1954. This paper attempts to tackle
the issue whether legal persons are under the scope of the exemption from
security for costs provided in article 17 of the Convention of 1954, with
reference to the above mentioned decisions of the Turkish Supreme Court, by
means of literal and teleological construction of the Convention of 1954,
taking the text and the explanatory report of the Convention of 1980 into
consideration and in the light of the jurisprudence of the member states’
courts of the Convention of 1954.
Hague Convention of 1954 on Civil Procedure security for costs exemption from security for costs legal persons
Konular | Hukuk |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 28 Kasım 2017 |
Kabul Tarihi | 4 Ocak 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 9 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.