Anayasalcılık, temel hakları güvence altına alarak iktidarı sınırlandıran, keyfî iktidarı ve iktidarın kötüye kullanımını engellemeye yönelen bir fikir, bir fenomendir. Anayasal bir devlette siyasal iktidar tahayyül edilebilecek en demokratik yöntemlerle oluşmuş olsa bile mutlak olmayıp belirli birtakım kurumsal mekanizma ve ilkeler ile kayıt altına alınmış, yani sınırlanmıştır. Bununla birlikte çağdaş rejimlerin meşruiyetini imleyen iki ilke, demokrasi ile anayasalcılık arasında bir gerilim olduğu yönünde uzun yıllardır süregelen bir tartışma söz konusudur. Siyaset ile hukuk, kurucu iktidar ile anayasal form ve anayasalcılık ile demokrasi arasındaki ilişkilerin bir çatışma ya da uzlaşmazlık ilişkisi olarak yorumlanabilirliğine gönderme yapan “anayasalcılık paradoksu” elinizdeki çalışma kapsamında irdelenmektedir. Bu kapsamda, bir anayasal formun demokratik biçimde teşekkül eden başta yasama organı olmak üzere, devlet iktidarının tüm bileşenleri karşısında sınırlayıcı bir işlev arz etmesi ile halk/millet egemenliği düşüncesinin ne ölçüde bağdaştığı tartışılmaktadır. Nihayetinde demokrasi ile anayasalcılık ilkelerinin birbirine rağmen değil, birlikte düşünülebilirliğinin koşulları değerlendirilmektedir. Demokrasi ile anayasalcılık arasındaki uzlaşmazlığın birinin diğerine tercih edilmesi suretiyle giderilmesinden ziyade anayasal demokrasinin garantörü olan anayasanın bizzat demokratik meşruiyetinin güçlendirilmesi sayesinde aşılabileceği ileri sürülmektedir. İdeolojik ve temel toplumsal tercihleri, siyasal rejimin temel niteliklerini ve siyasal iktidarın sınırlarını belirleyen potansiyeli nedeniyle anayasanın müzakere ve katılıma dayalı bir yöntemle hazırlanması bir gereklilik olarak ortaya konulmaktadır.
Anayasalcılık Anayasal Demokrasi Sınırlı İktidar Egemenlik Demokratik Anayasa
Constitutionalism is a notion and a phenomenon that restricts political power by securing fundamental rights and aims to prevent arbitrariness and abuse of power. Even though political power is established by the most democratic procedures conceivable, it is not absolute but restricted by a set of institutional provisions and principles in a constitutional state. Nevertheless, a yeared argument exists that there is tension between the two elements (democracy and constitutionalism) that delineate the legitimacy of contemporary political regimes. “The paradox of constitutionalism” which refers to the interpretability of the relations between politics and law, constituent power and constitutional form, and constitutionalism and democracy as a conflict or antagonism is scrutinized in the paper. Within this scope, it is argued that a constitutional form performs a restrictive function on all constituent parts of the government, especially the democratically constituted legislature, to what extent complies with the notion of popular/national sovereignty. Ultimately, instead of antagonism, it is evaluated the conditions of co-thinkability of democracy and constitutionalism. It is asserted that rather than preferring one to the other, the antagonism might be surmountable through the strengthening of the democratic legitimacy of the constitution itself, which is the guarantor of constitutional democracy. Therefore, it is suggested as a necessity that the constitution must be designated with a method based on deliberation and participation because of its potential to determine the ideological and foundational social choices, the basic characteristics of the political regime, and the limits of the political power.
Constitutionalism Constitutional Democracy Limited Power Sovereignty Democratic Constitution
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk, Anayasa Hukuku |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Kabul Tarihi | 21 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 14 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.