Kur’an, derin ve coşkun bir deniz gibidir. Kur’an’ın deryasına dalan müfessirler, onun hakikatlerini ve hikmetlerini insanlığa açıklamak gibi bir görevi yerine getirme gayretindedirler. Kur’an, tarih boyunca farklı yaklaşımlarla pek çok defa tefsir edilmiştir. Sufiler de kendilerine özgü yorum metotları ile Kur’an’a yaklaşmışlardır. Bu ekolün son temsilcilerinden olan İbn Acîbe de (ö. 1224/1809) işârî tefsirinde bu hakikatleri ve hikmetleri açıklamaya çalışmıştır. İbn Acîbe, hadis, fıkıh, kelam ve dil alanında eserleri olup daha çok tasavvufî tefsiriyle tanınsa da kırâatlere dair teorik bilgileri ve sadece mütevâtir rivayetleri ele aldığı, ed-Dürerü’n-nâsire fî tevcîhi’l-kırââti’l-mütevâtire adlı bir telif sahibidir. Bu çalışmada ise O’nun el-Bahrü’l-medîd fî tefsîri’l-Kur’âni’l-mecîd adlı tefsirinde kırâatleri nasıl ele aldığı ve kırâat-tasavvuf ilişkisine dair görüşleri çalışılmıştır. Çalışmada İbn Acîbe’nin el-Bahrü’l-medîd tefsirinde kıraatlerin tarihi, tasnifi, kıraat imamları, yedi harf gibi problematik konularına teorik olarak yer vermediği görülmüştür. Kıraat farklılıklarına çokça yer verdiği, bunlardaki mana değişimlerini ele aldığı, Arap dil kaideleri ile değerlendirerek yorumuna yansıttığı tespit edilmiştir. Sadece mütevâtir rivayetleri ele aldığı kıraate dair ed-Dürer adlı müstakil eserinin aksine tefsirinde on dört kırâate yer verdiği görülmüştür. Ancak bu farklı okuyuş keyfiyetini tasavvufî yorum yaparken ele almadığı tespit edilmiştir. Bir başka ifadeyle kırâat farklılığına konu olan kelimelerin, işârî yorum yapmak için imkân tanımadığı kanaatine varılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kuran-ı Kerim Okuma ve Kıraat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |