The concept of Mushkil al-Qur'ān, which addresses the interpretation of verses that appear to be contradictory at first glance, has been one of the Qur'ānic sciences that the mufassirs frequently apply and refer to in the exegesis of many verses. In the literature of Ulūm al-Qurʾān, while various potential causes of mushkil are discussed, there exists considerable variation regarding which Qur'ānic verses are considered mushkil. This variation arises from the fact that because the meaning of a verse may be clear and easily understood by some readers, while the same verse is considered mushkil by others. As a result, numerous verses have been evaluated and interpreted within the framework of mushkil. This study addresses, as an example of the aforementioned situation, the interpretation of the 13th verse of the Sūrat al-Insān, which states that the sun will not be seen in paradise, and the verses in which shade is promised to the people of paradise are discussed in the context of mushkil al-Qur’ān. These verses are analyzed within the framework of mushkil al-Qur'ān, focusing on the causes of and solutions to the ishkāl as discussed in the literature of Qur'ānic sciences. To this end, the study first presents the interpretations of the 13th verse of the Sūrat al-Insān as provided by mufassirs. It then investigates the characteristics of the shade promised to the believers as a blessing of paradise, as outlined in the Qur'ānic verses. Thus, the study explores questions regarding the apparent contradiction between the absence of the sun in paradise and the need for shade, categorizing the responses of the mufassirs under three main headings. First, some mufassirs resolved this ishkāl by interpreting the shade in paradise as a kināya, symbolizing comfort. If the shade is accepted as a kināya in the sense of comfort, the need to answer questions, such as why shade is mentioned among the attributes of paradise despite the absence of the sun, or why there is a need for shade in a sunless environment, becomes irrelevant. The second interpretation focused on the emphasis placed on the social context, highlighting the importance of shade for those living in hot regions, such as the addressees of revelation period. Finally, mufassirs have provided explanations about the nature of the shade in paradise by drawing on variations in qiraat. Through this classification, the study compiles and evaluates the diverse interpretations to the issue found across various tafsīrs.
Zâhiren çelişikmiş gibi görünen âyetlerin te’vîlini konu edinen müşkilü’l-Kur’ân, müfessirlerin sıklıkla atıf yaptığı ve birçok âyetin tefsirinde müracaat ettiği Kur’ân ilimlerinden birisi olmuştur. Ulûmü’l-Kur’ân literatüründe müşkile sebep olabilecek durumlardan bahsedilmekle birlikte, hangi âyetlerin müşkil olduğu konusunda farklı değerlendirmeler bulunmaktadır. Çünkü bir âyetin anlamı, bazı muhataplar için çok açık ve anlaşılır olabiliyorken aynı âyet, diğerleri tarafından müşkil olarak değerlendirilebilmektedir. Böylece çok sayıda âyet, müşkil kapsamında incelenmekte ve te’vîl edilmektedir. Bu çalışmada, mezkûr durumun bir örneği olarak müşkilü’l-Kur’ân bağlamında cennette güneşin görülmeyeceğini bildiren İnsân sûresinin 13. âyeti ile cennetliklere gölgenin vadedildiği âyetlerin te’vîli ele alınmaktadır. Bahsi geçen âyetler Kur’ân ilimleri literatüründe bahsedilen, işkâlin sebepleri ve çözümü açısından değerlendirilmektedir. Bunun için öncelikle müfessirlerin, İnsân sûresinin 13. âyeti hakkındaki yorumları aktarılmaktadır. Ardından müminlere cennet nimeti olarak vadedilen gölgenin özellikleri, âyetler bağlamında tespit edilmektedir. Böylece çalışmada cennette, güneşin görülmeyeceği bildirilmesine rağmen neden gölgeye ihtiyaç duyulacağına ilişkin sorular ve müfessirlerin bu gibi sorulara yönelik te’vîlleri üç başlıkta tasnif edilmektedir. Buna göre bazı müfessirler, bu işkâli öncelikle âyetlerde kinâye kullanımına vurgu yaparak izah etmişlerdir. Cennetteki gölgeyi rahatlıktan kinâye olarak yorumlamışlardır. Gölgenin rahatlıktan kinâye olarak kabul edilmesi durumunda ise orada güneş görülmemesine rağmen cennetin sıfatları arasında neden gölgenin zikredildiği veya güneşsiz bir ortamda gölgeye neden ihtiyaç duyulacağı gibi sorulara da cevap verme gerekliliği ortadan kalkmaktadır. İkinci te’vîl şekli ise sosyal bağlama yapılan vurgu olmuştur ve nüzul dönemi muhatapları gibi sıcak beldelerde yaşayanlar için gölgenin önemine değinilmiştir. Son olarak müfessirler, kıraat farklılıklarından istifade ederek cennetteki gölgenin mahiyetine dair izahlarda bulunmuşlardır. Yapılan bu tasnif sonucunda, konu ile ilgili farklı tefsirlerde bulunan te’vîller bir araya getirilerek değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 21 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 39 |