Kur’ân, indiği dönemde bir ”söz” olarak vuku buldu. Zaman zaman bil
diriler halinde, çoğu zaman da ahlaki ve sosyal içerikli olay ve ilişkileri
(esbâb-ı nuzul) değerlendiren söylevler (discurse) ve ayet grupları halinde...
Bu ”söz”ün ne dediğinin doğru anlaşılması ve gereklerine iman etmenin
ön-koşulu, onu dinlemektir, duymaktır. Müşriklerin bir bölümü bunu ba
şaramadı. Bu sorun, çeşitli boyutlarıyla Kur’an’a yansımıştır. Önce buna
bakalım.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 1 Sayı: 7-8 |