İslam şehir geleneğinde ilk dalga Basra, Kufe ve Fustat gibi garnizonlar ile başlar, Bağdat’ın kuruluşundan kısa zaman sonra metropol haline gelmesi ile yeni bir boyut kazanır. Bu yönüyle Bağdat’ın Abbasiler tarafından kuruluşu(141/760), İslam tarihinde Emevilerden beri süren fetih devrinin sona ermesi ve yerleşik, medeni hayatın gelişeceği yeni bir devrin başlangıcını temsil eder.
Bağdat daha kurulurken, Abbasi hakimiyeti altındaki şehirlerde yaşayan, değişik din, mezhep ve etnik kökenden gelen, sanat, zanaat ve meslek sahiplerinden oluşan 100.000 kişinin şehrin kuruluşu için davet edildiği, yarım asır sonra da 100 km. karelik bir alana yayılarak dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri haline gelir. Şehir daha kurulurken o dünyanın bütün renklerini barındırıyordu. İslam öncesinde içine kapanan grupların kültürel kozası, bu grupların Bağdat’ta taşınarak toplumsal, siyasal ve kültürel hayata katılmasıyla, bu kozalar kabuğundan çıkarak, Bağdat’ın zengin kültürüne dahil olmuştur. Böylece Bağdat toplumunun tamamen farklı demografik bileşimi temelinde, Hıristiyan, Yahudi, İrani, Hint, Arap, Türk, vs. çok kültürlü yeni bir toplum gelişti. Bağdat’ta başlayan bu toplumsal kaynaşma, aslında klasik İslam kültür ve medeniyetinin doğuşunda çok belirleyici oldu.
Kuruluşundan kısa zaman sonra Yunan felsefesine ait kitaplar ve hocalar, İran siyasi geleneği, Hint medeniyetine ait eserler, Sabiler, Nasturiler, Süryaniler, Yahudiler, Araplar, Türkler, Maniheistler ve pek çok küçük mezhep ve inanç grubu kendi geçmişlerine ait eserleri, gelenekleri ve alışkanlıkları Bağdat’a taşıdılar. Abbasi halifeleri tarafından kurulan Beytü’l-Hikme’de bu eserler toplanarak devlet desteği ile tercüme etmeye başlandı. Bağdat bu dönemde bütün antik ağın yaşayan mirasını devralarak adeta Perikler dönemi Atina’sı, İtalyan Renesans’ı, 17. yüzyıl Avrupa aydınlanmasına muadil büyüklükte, insanlık tarihini en dikkat çekici entelektüel hareketlerinden birine şahit oldu. Ortaçağ İslam aydınlanmasını ve klasik İslam medeniyetinin ortaya çıkışını anlamak için, İlk Abbasi döneminde Bağdat’ın sosyal ve entelektüel hayatının derinliklerine inmek gerekir. İslam medeniyetinin doğuşundaki hiçbir şehir Bağdat kadar pay sahibi değildir dersek abartmış olmayız.
Anahtar Kelimeler: Abbasiler- Kültürel Etkileşim Antik Miras Tercümeler
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 3 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 30 |