Sosyal bilimlerin birçok disiplininde “ırk” ve “ırkçılık” odaklı tartışmalar yer almaktadır. Antropoloji, sosyoloji, felsefe, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanları başta olmak üzere, tarihsel, kavramsal ve kuramsal perspektifler dahilinde bu tartışmalara dair analizler/değerlendirmeler ortaya konulmaktadır. Fakat kavramların tarihsel evrimi ve tanımlanma sorunu, tartışmaların girift bir boyuta sahip olması sonucunu beraberinde getirmektedir. Çünkü bir yandan farklı dönemler farklı ırkçılık yaklaşımları söz konusu olmakta diğer yandan ise mutabık kalınan bir tanım yapılamamaktadır. Ayrıca Avrupa başta olmak üzere; Amerika, Afrika ve Avustralya gibi coğrafyalarda ırkçılığın değişen ve dönüşen yansımaları ile de karşılaşılmaktadır. Irkçılık düşüncesinin “Avrupa boyutu”na dikkat çeken bu çalışma, tarihsel perspektifte fikrin nasıl ve hangi bağlamlarda inşa edildiğini analiz etmektedir. Düşüncenin kavramdan önce geldiği tezinden hareketle modern dönem öncesinde, Antik Yunan’dan sömürgecilik dönemine aslında “öteki”nin nasıl tanımlandığı sorunsalı ele alınmaktadır. Kavramsal olarak literatürde ırkçılığa ancak 17. yüzyıl sonrasında yer verildiği görülse de “öteki” imgesinin tarihte bir gerçeklik olduğu savından hareket edilmektedir. Bu gerçeklik, sömürgecilik dönemi ile birlikte “ırk” ve “ırkçılık” kavramları üzerine inşa edilmiştir. Aydınlanma dönemi ise kavramın inşasındaki önemli dönüm noktalarından birisini oluşturmuştur. Biyolojik bir sınıflandırma alanı olan “ırk”a artık anlam yüklenmeye başlanmıştır. Farklılıklar, bir bakıma eşitsizlik düşüncesini beraberinde getirmiştir. Bu süreç, değer yargılarının belirlenimi ve ötekinin ırk temelinde tanımlanması şeklinde devam etmiştir. 20. yüzyılın ilk yarısında ırkçılık odaklı kötü tecrübelerin ardından 21. yüzyılın başlangıcında ve sonrasında ise bu kez çok daha farklı bir görünümde “yeni ırkçılık” ile tanışılmıştır. Göç tehdidinden hareketle “kültür”e odaklanan tezler, bu kez “yeni ırkçılık” kavramı ve söylemi ile birlikte değerlendirilmektedir. Çalışma bütün bu düzlemde yaşanan değişimin ve dönüşümün izlerini analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Disputes about “race” and “racism” take place in many sub-disciplines of social sciences. Particularly in anthropology, sociology, philosophy, political science, and international affairs, these disputes are analyzed/evaluated from historical, conceptual, and theoretical perspectives. However, because of the historical evaluation of concepts and the difficulty in defining them, these disputes result in a maze. This is due to the fact that different approaches to racism are suggested at different times, and there is no agreed-upon definition. Furthermore, evolving and transforming racial reflections is encountered in countries such as the US, Africa, and Australia, as well as Europe. Drawing attention to the “Europe aspect” of racist notion, the present study analyzes how and in what context this notion is formed in a historical framework. The problem of how the “other” is defined from the Ancient Greeks through the colonial period before the modern era is examined, based on the theory that notion precedes concept. Although racism was conceptualized in literature only after the 17th century, it is argued that the idea of the “other” is a reality in history. This reality was established on the conceptions of “race” and “racism” following the colonial period. On the other hand, the age of the Enlightenment was a critical turning point in the development of the concept. “Race”, a biological category, has begun to be assigned a meaning. In a way, differences have brought with them the concept of inequality. This process continued with the establishment of moral values and the definition of the other based on race. Following the negative experiences with racism in the first half of the twentieth century, a totally different “new racism” emerged at the beginning of the twenty-first century and thereafter. Theses that focus on “culture” in response to the threat of migration are analyzed alongside the concept and discourse of “new racism.” The aim of the study is to analyze the traces of change and transition that have occurred throughout this process.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |