Avrupalılar öteden beri Türkleri fen ve ilim sahasında ve bilhassa güzel sanatlarda çok geri kalmış bir millet olarak tanırlar. Bu itikat garb müelliflerinin zihnine o derece yerleşmiştir ki son senelerde yazılan eserlerde bile medarı iftiharımız [övünme sebebimiz] olan Türk âlimlerinin hâlâ başka milletlere nispet edildiğini hayretle görüyoruz. Mesela, büyük hekimimiz (Farabi) Türkoğlu Türk olduğu halde ismi garb musikisi nazariyecileri arasında zikrediliyor.1 Halis bir Türk olan allame-i bi-nazir (İbn-i Sina) ya da “en meşhur garb tabibi” nazariyle bakıyorlar.2 Yine bu kabilden olarak kadimen bir Türk memleketi olan Azerbaycan’ın (Meraga) şehrinde doğan (Hoca Abdülkadir Meragi) bütün Avrupalılarca Acem esatizesinden maduddur; kezalik (er-Risâletü’ş-Şerefiyye fi’n-Nisebi’tTe’lîfiyye) ile (Kitabu’l-Edvâr) ın müellifi Fahir oğlu (Safialdin Abdülmumin) dahi (Urmiye) ili bir Türk iken Avrupa musiki müverrihleri indinde bir (garb nazariyecisi) dir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | TRANSKRİPSİYONLAR/TRANSCRIPTIONS |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2016 |
Submission Date | July 31, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Issue: 6 |