Bu araştırma, politik ekolojiye dair yeni bir yaklaşım olan, Planeter Sınırları analiz etmektedir. Planeter Sınırlar, çevresel sorunları ve iklim değişikliğini toplumsal bağlamından koparmadan ele almaktadır. Bu yaklaşım, radikal ekoloji hareketlerinin aksine, bugünün sosyal, siyasal ve ekonomik yapısını yeşil doğanın ontolojik yapısının karşıt konumuna yerleştirmez. Planeter Sınırlar, Donut şeması kullanarak 9 ekolojik riskin güvenli sınırlar içerisine çekilerek, 11 sosyal sorunun çözüm yolunun açılacağını öne sürmektedir. İlk defa 2009 yılında ortaya atılan bu çerçeve, 2015 ve 2019 yıllarında geliştirilmiştir. Planeter Sınırlar, tüm ekosistemlerin aynı oranda risk ile karşı karşıya olmadığını savunur ve çevresel sorunların kategorilere/gezegenlere ayrılarak kantitatif olarak incelemesini sağlar. Örneğin, karbondioksit salınımının sınır değeri 350 ppm iken bugün ulaştığı değer 412 ppm’dir. Burada eşik değer yani güvenli zon ya da ekolojik tavan aşılmıştır. Bir diğer kategori biyolojik çeşitlilik %16’nın üzerindedir. Bunun yanı sıra son dönemlerde yapılan araştırmalar, nitrojen ve fosfor döngüsü ile arazi örtüsü değişimi ve ormansızlaşmada ekolojik tavanın aşıldığını göstermiştir. Ozon tabakasının incelmesi, okyanusların asitlenmesi ve temiz su tüketiminde küresel çapta ekolojik tavan henüz aşılmamıştır ancak risk seviyesi artmaktadır.
Yok
Yok
Yok
This research analyzes the planetary boundaries framework, which is a new approach to political ecology. Planetary boundaries examine environmental issues and climate change in a social context. Unlike radical ecology movements, this approach does not examine the current social, political, and economic structure against the ontology of green nature. The planetary boundaries uses the doughnut scheme and suggests that 11 social problems can be solved if nine ecological risks are brought within safe zones. This framework was first introduced in 2009 and further developed in 2015 and 2019. According to the planetary boundaries concept, not all ecosystems face the same level of risk, and environmental issues need to be categorized and analyzed quantitatively. For example, while the limit of carbon dioxide emissions had been 350 ppm, it has currently reached 412 ppm. The safe zone, also called the ecological ceiling, has been exceeded. Another category is biodiversity loss. While the limit for biodiversity loss had been 10%, it has currently reached over 16%. Recent studies have shown the ecological ceilings to have also been exceeded with regard to the nitrogen and phosphorus cycles, land cover changes, and deforestation. The global ecological ceilings for ozone depletion, ocean acidification, and freshwater consumption have not yet been exceeded, but the level of risk is increasing.
Yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Proje Numarası | Yok |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 30 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 45 |