İnsanın kendisini arayışı; olmuş bitmiş bir şey olarak
değil, hep yeniden değerlendirmeye ve oluşturulmaya açık dinamik bir süreç
olarak görülebilir. Bu anlamlandırma ve değerlendirme, aynı zamanda bir görme
biçimidir. Genellikle bitmesi umuduyla başlanan, fakat bitmeyecek bir süreç
olarak kendini ortaya koyan bu arayış, insanın kendisini ve diğer insanları
içinde konumlandırdığı kâinatla arasında kurduğu ilişkiyi şekillendirmesi
bakımından önemlidir. Bir felsefe problemi olarak insanın kendisini bilme
çabası, antik dönemde başlasa da, günümüze kadar devam etmiş görünmektedir.
Man’s quest for himself can be seen as a dynamic process
open to reevaluation and re-formation rather than as something accomplished.
This construal and evaluation is at the same time a way of seeing. This quest
which generally begins with the hope for its completion but which manifests
itself as a process never to end, is important with regard to its role in
shaping the relation man establishes between himself and the universe in which
he locates himself and other men. Man’s struggle for self-knowledge, starting
in antiquity as a philosophical problem, seems to have continued up to now.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Nisan 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 36 |