İslam düşünce tarihinde gelişen ilmî disiplinlerden hadis ve kelâm ilimleri bazı durumlarda birbiriyle çatışabilecek iki farklı yönteme sahiplerdir. Kelâm, dini akıl üzerinden temellendirmeyi hedeflerken, hadis ilmi Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadislerini ve sünnetini dinî anlayışın merkezine oturtmaktadır. Bu durum, düşünce geleneğimizde kelâmcılar ve hadisçiler arasında belli ölçüde ayrışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Bu minvalde bu çalışmanın temel sâiki, adı geçen her iki disiplinin esasta birbirlerine karşıt olup olmadıklarını ve çatışmanın/ayrışmanın kaçınılmaz olup olmadığını sorgulamaktır. Çalışmada bu sorgulama meşhur bir muhaddis ve aynı zamanda bir kelâmcı olan Şemseddîn el-Kirmânî üzerinden yapılmıştır. Kirmânî, hayatının büyük bir kısmını İlhanlılar ile Muzafferîler arasında hâkimiyet mücadelesine sahne olan Horasan bölgesinde ve Timur güçleri ile Memlükler arasında denge politikası uygulayan Celâyirlilerin hâkim oldukları Bağdat’da geçirmiş, bunun dışında Mekke ve Şam gibi önemli ilim merkezlerine seyahatler düzenlemiştir. Çalışmanın esas amacı, Kirmânî’nin muhaddis ve kelâmcı kimliklerinin, bilgi meselesinde bir uyuşmazlığa ve uzlaşmazlığa yol açıp açmadığını gözlemlemektir. Bu gözlem için onun, Adudüddîn el-Îcî’nin meşhur kelâm kitabı el-Mevâkıf üzerine kaleme aldığı el-Kevâşif adlı şerhi seçilmiştir. İlaveten ilgili görülen hususlarda Kirmânî’nin Sahîh-i Buhārî şerhi olan el-Kevâkibü’d-derārî adlı eserine de müracaat edilmiştir. Görebildiğimiz kadarıyla Kirmânî doğru bilgiye ulaşmanın yollarında ve bilginin temellendirilmesinde genel anlamda kelâmcılardan farklı düşünmemekte ve hadis ile kelâmın yöntemlerinin çatıştığına ilişkin bir iddia ileri sürmemektedir. Bu durum mezkûr disiplinler arasında çatışmanın zorunlu olmadığı ve her iki disiplinin birbirini destekleyebilecek şekilde yorumlanabileceği şeklindeki kanaati desteklemektedir. Çalışmada ayrıca Kirmânî’nin el-Mevâkıf şerhinin kısaca tanıtılması hedeflenmiştir.
The disciplines of hadith and kalām, which are among the disciplines that have developed in the history of Islamic thought, have two different methods that are likely to conflict with each other in some cases. While kalām aims to base religion on reason, hadith places the sunnah of the Prophet (s.a.v) at the center of religious understanding. In this respect, the main motivation of this study is to question whether these two disciplines are essentially opposite to each other and whether conflict is inevitable. In the study, this inquiry was made through Shamsaddīn al-Kirmānī, a famous muhaddith and also a theologian. The main purpose of the study is to observe whether alKirmānī’s identity as a muhaddith and a theologian lead to a disagreement on the issue of knowledge. For this observation we chose his commentary named al-Kawāshif, which was written on the famous theological book of Adududdin al-Ījī, al-Mawākqif. In addition, we have been consulted to al-Kirmānī’s work called al-Kawākıb al-Darārī, which is the commentary of Sakhīh al-Bukhārī. As far as we can see, al-Kirmānī does not think differently from the theologians in general in the ways of reaching the right knowledge and in the demonstration of knowledge and does not make any claim that the methods of hadith and kalam conflict with each other. This situation supports the opinion that conflict between the aforementioned disciplines are not necessary and that both disciplines can be interpreted in a way that supports each other. In the study, we also aimed to introduce al-Kirmānī’s commentary on al-Mawākqif briefly.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 24 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 12 Sayı: 1 |