The question of Is it possible to translate the Qurʾān, which belongs to Allah in terms of order and meaning, into another language? has occupied the minds of Muslims a lot in the modern age. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (1878- 1942), who assumed the duty of interpreting and translating the Qurʾān in Turkish in the first years of the Republic, also gave wide coverage to this subject in the introduction of the tafsīr. Elmalılı associates the issue with procedural issues by staying away from the political-ideological conflicts of his period and carries the discussion on a scientific basis. In this context, it underlines that translation is based on a multifaceted agreement between the target language and the source language. Although it is seen that it is possible to realize this agreement through tanẓīr in literary texts, it is unacceptable to translate divine books that belong to Allah in terms of both order and meaning in this way because what is said in divine books is as important as how it is said. This issue has a special importance for the Qurʾān. As a matter of fact the iʿjāz feature of the Qurʾān is more about the way and style of expressing these truths than the truths it contains. This is because in the taḥaddī verses, attention is drawn to this aspect of the Qurʾān and deniers are challenged to bring a likeness of it. As a result, attempts to put forth a word equivalent to the Qurʾān throughout history have not been successful either in their own language or in another language through translation. Our ultimate aim in this study is to add a new dimension to the discussions on the subject by examining Elmalılı’s approach to the issue of translation of the Qurʾān in terms of order-meaning coexistence. In this context, data collection, text and order analysis methods are mainly applied in the research.
Nazım ve mana bakımından Allah’a aidiyeti sabit olan Kur’an’ın başka bir dile tercüme edilmesi mümkün müdür? sorusu modern çağda Kur’an’a ilişkin Müslümanların zihnini meşgul eden en önemli sorunlardan biridir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kur’an’ın Türkçe tefsiri ve tercümesi görevini üstlenen Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır da (1878-1942) tefsirinin mukaddimesinde bu konuya geniş yer ayırmıştır. Elmalılı yaşadığı dönemin siyasî-ideolojik çatışmalarından uzak durarak konuyu usul meseleleriyle ilişkilendirmekte ve tartışmayı daha ilmî bir zemine taşımaktadır. Bu çerçevede tercümenin hedef dil ile kaynak dil arasında çok yönlü mutabakatına dayandığının altını çizmektedir. Ona göre edebî metinlerde bu mutabakatın tanzîr yoluyla gerçekleştirilmesi mümkün görülse de hem nazım hem de mana bakımından Allah’a ait olan ilahî kitapların bu yolla tercümesi kabul edilemez. Çünkü ilahî kitaplarda ne söylendiği kadar nasıl söylendiği de önemlidir. Bu husus bilhassa Kur’ân-ı Kerîm için ayrı bir öneme sahiptir. Nitekim Kur’an’ın i‘câz özelliği, ihtiva ettiği hakikatlerden çok bu hakikatlerin ifade ediliş tarzı ve üslubuyla ilgilidir. Tehaddî âyetlerinde de Kur’an’ın bu yönüne dikkat çekilmekte ve inkârcılara onun bir benzerini getirmeleri konusunda meydan okunmaktadır. Sonuç olarak tarih boyunca Kur’an’a eşdeğer bir kelam ortaya koyma teşebbüsleri ne kendi dilinde ne de tercüme yoluyla başka bir dilde başarıya ulaşmıştır. Bu çalışmada nihai amaç Elmalılı’nın Kur’an tercümesi meselesine yaklaşımını nazım-mana birlikteliği açısından inceleyerek konuyla ilgili tartışmalara yeni bir boyut kazandırmaktır. Bu kapsamda araştırmada ağırlıklı olarak veri toplama, metin ve söylem analizi yöntemleri uygulanacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2023 |
Gönderilme Tarihi | 10 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 13 Sayı: 2 |