As a supranational organization, European Union exercises certain competences granted
to it by member states and enacts rules that bind both member states and their citizens.
Even though the influence of European Parliament on the EU’s decision making has creased significantly, it is thought that increased influence of European Parliament will
not be sufficient to remove the democratic deficit in European Union. Because, European
Parliament is thought not to represent a European People but the peoples of member states.
The creation of EU citizenship with the Maastricht Treaty led some authors to believe that
it could create a European Political Community that could remove the democratic deficit.
Some considered it as an example of postnational citizenship that was put forward as an
alternative to nation state citizenship. However, as EU citizenship cannot replace and is
additional to member states citizenships, it cannot fulfill its expected role in its full sense.
Despite its dependence on member state citizenship, verdicts of European Court of Justice
proved that EU citizenship grants rights that can be exercised by all citizens in full equality.
Also verdicts of ECJ, enabled the citizens to claim those rights based on residence criteria
instead of national citizenship. Even though emergence of those rights may not remove the
exclusionary element of national citizenships fully, they are capable of strengthening the
solidarity among the EU citizens and therefore creating some sense of belonging to EU
that stands with the sense of belonging to member states.
Ulusüstü bir örgüt olarak kurulan Avrupa Birliği, üye devletlerin egemenliklerinden
kaynaklanan bazı yetkilerini kullanmak suretiyle, hem üye devletleri hem de onların
vatandaşlarını bağlayan kurallar koyabilmektedir. Avrupa Parlamentosu’nun, AB düzeyinde
kural koyma sürecine etkin bir şekilde dahil olması, Avrupa’da demokrasi açığını
kapatmaya yetmemektedir. Birçok yazar, bunun sebebinin, Avrupa Parlementosu üyelerinin
tek bir Avrupa halkını temsil etmemesi olduğunu savunmuştur. Maastricht Antlaşması ile
yaratılan AB vatandaşlığının, Avrupalı siyasi bir toplum yaratabileceği ve demokrasi açığına
çare olabileceği düşünülmüştür. Ulus devlet vatandaşlığına alternatif olan ulusötesi
vatandaşlığın en iyi örneklerinden biri olacağı düşünülen AB vatandaşlığının, üye devlet
vatandaşlıklarını ortadan kaldırmaması, üye devlet vatandaşlığına bağlı bir statü olması,
bu beklentileri karşılamasını zorlaştırmaktadır. Buna karşın, Adalet Divanı kararları, AB
vatandaşlığının üye devlet vatandaşlarının tamamı için tam bir eşitlik içerisinde yararlanabilecekleri
haklar yarattığını, bu hakların üye devlet vatandaşlığı esasına göre değil,
ikametgâh esasına göre kullanıldığını ortaya koymuştur. AB vatandaşlığına dayanan bu
haklar, ulus devlet vatandaşlığının dışlayıcı unsurunu tam olarak ortadan kaldırmasa da,
Avrupa halkları arasında daha sıkı bir dayanışma yaratarak, üye devletlere olan aidiyete
ek olarak, AB’ye aidiyet de yaratabilme potansiyelini barındırmaktadır.
Bölüm | İncelemeler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 32 Sayı: 2 |