Türk Hukuku uyarınca kadın evlendiğinde zorunlu olarak kocasının soyadını almaktadır. Kadının soyadına ilişkin bu kanunî düzenlemelerin özel hayatın ve aile hayatının korunması ilkesine ve ayrımcılık yasağına aykırı olduğu, 2004 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce tespit edildi. Bu çerçevede Türk pozitif hukukunda, kadının soyadına ilişkin düzenlemelerin milletlerarası düzeyde insan haklarına uygun hale getirilmesi beklenirken, Anayasa Mahkemesi 2011 yılında, aynı düzenlemelerin Anayasa’ya uygun olduğu yönünde karar verdi. Bu karardan sonra kitlesel medyada olduğu kadar uzman hukuk çevrelerinde de Türk kadınının soyadına ilişkin yaşadığı sorunlar yer almaya başladı. Bu makalede, söz konusu kazaî gelişmeler ışığında Türk kadınının soyadına ilişkin yaşadığı sorunlar ve bundan bağımsız düşünülemeyecek olan çocuğun soyadı meseleleri incelenmiştir. Mesele, öncelikle millî hukukumuz, ardından da milletlerarası hukuk yönünden, özellikle İsviçre Hukukundaki gelişmeler ile karşılaştırılarak irdelenmiştir. Makalenin son bölümünde de, milletlerarası hukuktaki ilmî ve kazaî gelişmeler ışığında Türk Hukukunda, bu meselenin çözümüne yönelik bir kanun önerisi getirilmiştir
According to Turkish Law, married women are bound to carry their husbands
surname. In 2004, Turkey was held to be in violation of the right to respect for
private and family life as well as the prohibition of discrimination by the European
Court of Human Rights, due to its legal provision regarding surname of
married women. In this respect, it was expected from Turkey to amend its provision
pursuant to international human rights standards. The Turkish Constitutional
Court has, nevertheless, held these provisions in conformity with the
Turkish Constitution, in 2011. Since this decision of the Constitutional Court,
the mentioned legal issue has been discussed both in mass media and in legal
circles. This article examines the problem of surname not only of women but
also of children, since the latter does not stand alone. This article, studies these
problems with regard to two different disciplines; Turkish Domestic Law and
international law, both in comparison with developments in Swiss Law. As a
solution to the problem, a law proposal in light of developments in international
law is given at the conclusion of the article.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | İncelemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 31 Sayı: 2 |