Dante Alighieri (ö.1321), Avrupa dünyasının Orta Çağ ile Yeni Çağ arasındaki düşünsel distopyasının vücut bulmuş halidir. Buradaki kastımız Dante’nin Kilise geleneğinin ve süregelmiş mevcut algının karşısında duruş ve bu duruştan mütevellit bir varoluşu-Dante’nin bu karşı duruşunu yine de kilise geleneğinden ayrı düşünemeyiz, o ne kadar karşı dursa da içindeki geleneksel dinî dinamik hep var olmuştur- simgelemesinden kaynaklıdır. Dante’nin Avrupa Rönesans’ına olan katkısı ve bu katkının edebiyat başta olmak üzere pek çok alanda aksülamel bulması, onun neyi söylemek istediği üzerinde düşünmemizi gerekli kılmaktadır. “Zahirdeki ve görünen anlam sadece bir örtüden ibarettir: ve bu gizli anlamı sadece ona ulaşabilecek olanların araması gerekmektedir” diyen Dante’nin zihin dünyasının dinsel imgelemini anlamaya/anlamlandırmaya çalışan Guênon, eserinin ilk bölümüne bu sözlerle başlarken bizlere şu mesajı da yeterince iyi vermektedir: 20. Yüzyılın başlarında yeterince sanayileşmiş ve mekanikleşmeye matuf bir yeryüzünde böylesi eserin kaleme alınması-ki yazar eserini 1925 yılında yazmıştır- Ortaçağların bitişini simgeleyen ünlü Rönesans düşünürü Dante’nin dahi dinsel esin kaynaklarının olduğuna işaret etmektedir. Bunu bir şairin zihin süzgecinden okuduğumuzda, Guênon’un sonsöz yerine yazdıklarıyla ifade edecek olur isek: “Zira bize göre, burada söz konusu olan boş bir bilgi değil gerçek bir kavrayıştır. Herhalde, çağımız insanlarına kullandıkları günlük kavramların ne kadar dar ve yetersiz olduğunu hissettirmek, ancak bu şekilde mümkün olacaktır”. Gerçek bir kavrayışı bir şairin anlam dünyasından ve kullandığı alegoriden çıkarmaya çalışan Guênon’un kimliği de eserin niteliğini arttırıcı bir aroma taşımaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Kitap Değerlendirmesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 41 |