sustur [yaşanır]. Fakat sosyolojide bu husus daha metin ve daha ba- rizdir. Sebebi de tecrübeye karşı derin bir tekasül [gevşeklik] ile eldeki vasıtaların fıkdanıdır [yetersizliğidir]. Bugün bence bir tıp müntesibine fizyoloji, teşrih ne kadar lazımsa cemiyet sürülerinin [halk yığınlarının] ahengini, intizamını hazırlayacak bir idare adamının sosyolojiye aynı derecede vukufu bulunması elzemdir. Zira biz sosyoloji sahasında kendi vicdanımızdan, kendi benliğimizden başka bir şeyi görecek ve mütalaa edecek değiliz. Hikmet, kimya bilinmeden fizyoloji anlaşılmadığı gibi vakaların cereyanındaki mütalaa [değerlendirme] usullerine, tarihe bi- ganelik [ilgisizlik] de sosyolojiye karşı tam vukufsuzluğu doğurur. Bi- naenaleyh bu kitapta benim takip ettiğim usul, tamamıyla bu ihtiyacı tekeffül eder. İndimde hiç tarih okumamış bir şahıs ile yalnız vakaları hadiseleri satır-be-satır hafızasında saklayıp sıralayan bir tarih ezbercisi arasında katiyen fark bulunmaz. Bunları düşünerek tarih okumak iste- yenlere vakalarda, hadiselerde neyin itibara alınacağını gösterdiğim gibi cemiyatta [toplumlarda] ulum-ı tabiiyede [doğa bilimlerinde] olduğu gibi tasniflerin tecritlerin [ayrımların] nasıl meydana getirildiğini kıs- men izaha yeltendim. Bu esercikte zati düşüncelerimi iraeden [belirt- mekten] ziyade onu tedrisî [öğretici] bir kitap suretine kalp [dönüştür- mek] için çok uğraştım. Muvaffak olup olmadığımı zaman, bir de bu bahisle benden ziyade lakası olanlar halka bildirecektir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Çevrimyazılar |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Haziran 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 3 Sayı: 28 |