İlk dönem araştırmalarında kentleşme ile birlikte gelenekselden moderne doğru bir değişimin gerçekleşeceği vurgulanmış ve bu çerçevede, “kentsel bütünleşme” ve “kentsel uyum” önemli kavramlar olarak değerlendirilmiştir. Bu ilk dönemde kentleşmeden beklenen, çelişkisiz, düz çizgisel bir şekilde Aydınlanma'nın dolayısıyla modernitenin kalesi olacağıdır. Böylece kent hayatı geleneksel “doğal bağları” kıracak ve bireyi özel çıkarlarının, amaçlarının ve ihtiyaçlarının gerektirdiği burjuva toplumuna özgü ilişkilere yöneltecektir. Oysa günümüz kentleşmesi “doğal bağlar”ın kırılması bir tarafa onların yeniden üretilmesini zorunlu hale getirerek; toplumdaki duygusal-dayanışmacı bağları yeniden kentteki gündelik hayatın dinamosu yapmıştır. Sonuçta günümüz kenti, bir yandan duygusal-dayanışmacı “doğal bağlar”ı güçlendirirken bir yandan da bir ayrışmaya bir farklılaşmaya neden olmakta; çoğulculuğun, çeşitliliğin, bir arada yaşandığı bir yapının ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Ekim 2010 |
Gönderilme Tarihi | 12 Ekim 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2004 Sayı: 48 |