The Ihlara Valley rock-cut complex, located about 3km northwest of the village of Belisırma in Aksaray, sheds light on medieval settlement architecture. The complex consists of a mosque, two churches, and housing units with large salons, storage areas and tunnels. While the mosque is in the center of the settlement, the churches lie about 50-250m to the west. The mosque conforms to Seljuk models, the churches to Byzantine ones, and they reveal no alterations. Rock-cut settlements with churches and rock-cut mosques in medieval Anatolia are not unknown. However, few examples of mosques and churches in the same settlement or location have been preserved . Although a few rock-cut mosques in Anatolia have already been studied and evaluated, most Islamic rock-cut settlements remain unexplored. Does the rock-cut complex reveal a new aspect of Islamic rock-cut architecture? While continuity in Byzantine rock-cut architecture is supported, a greater prevalence of cohabitation of Christians and Muslims than generally admitted, in accordance with the needs and tastes of the Seljuks and Ottomans, is highlighted.
Aksaray İli, Güzelyurt İlçesi, Belisırma köyünün 3km kuzeybatısında yer alan kayaya oyma yerleşke Ihlara Vadisindeki Orta Çağ yerleşim mimarisine ışık tutmaktadır. Yapı topluluğunda kayaya oyma bir cami, iki kilise ve yaşam alanları vardır. Cami, Peristremma kaya yerleşmesi topluluğunun merkezindedir ve kiliseler caminin yaklaşık 50m - 250m batısında yer almaktadır. Cami Selçuklu sanatı özelliklerine sahip iken kiliseler Bizans örneklerine yakındır. Yapıların mimarisinde işlev değişikliği belirlenmemiştir. Aynı yapı topluluğunda, kayaya oyma cami ve kiliselerin bir arada bulunması ender görülür. Anadolu’da kayaya oyma cami/mescit hakkında birkaç çalışma ve değerlendirme bulunurken, kayaya oyma birçok Türk-İslam yerleşkesi henüz araştırılmış değildir. İslami yapılar genellikle merkezi alanlarda inşa edilen kâgir yapılardır. Kayaya oyma yerleşke Türk-İslam mimarisine yeni bir görüş mü sunmaktadır? Türk-İslam mimarisi örnekleri Aksaray İli merkezinde korunmuş, Orta Çağ Hristiyan mimarisi günümüze ulaşmamıştır. Hristiyan mimarisini kırsal yerleşimlerde tespit etmekteyiz. Buna karşın kayaya oyma Türk-İslam mimarisini kırsal yerleşimlerde nadir de olsa görmek mümkündür. Kapadokya'da kayaya oyma yerleşimler Orta Çağ mimarisinde yaygındır. Ancak aynı yapı topluluğu içinde cami ve kilisenin yer aldığı birkaç kaya yerleşimi ayakta kalabilmiştir. Ihlara Vadisi Kaya Camii ve yapı topluluğu de bu yerlerden biridir. Arkeolojik ve yazılı kaynaklar, farklı din ve kültürlere sahip toplulukların, herkes için ortak bir yerleşim yeri inşa etme ihtiyacı içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Osmanlı arşivi kayıtlarına göre Selime, Yaprakhisar, Ihlara ve Belisırma Hristiyan ve Müslümanların olduğu karma bir nüfusa sahipti. Osmanlı tahrir defteri TT 455’e göre 1522 yılında, Selime (609), Yaprakhisar (604), Ihlara (606), Belisırma (s. 605), Genetala karma (gebran ve Müslüman) nüfusa sahiptir. Aynı deftere göre, Selime’ye yakın Akhisar (634), Marmasun (625), Gerveli (607), Dadasun (618), Saruatlu (619), Kafirdinek (617), Köstesün (623), Sivasa (s. 617) gibi yerleşkeler ise tamamen gebran nüfusa sahiptir. Nüfusun tamamının Hristiyan olduğu Gelveri, ise Şeyh Mevlâna Muhyiddin Çelebi'nin malı olarak geçmektedir. II. Keykavus'un Mülknamesinde Gelveri, Selime'nin bir köyüdür. Her ikisi de 18 Ocak 1259 (21 Muharrem 657) yılında II. Keykavus tarafından, büyük olasılıkla Bizans'a sığınması sırasında (MS 1256-61) mülk olarak satıldı. Selime MS 1284-85 (H. 683) ve Kerfeli MS 1290 (H. 689) yıllarında yeniden satılmıştır. Kayaya oyma caminin Selçuklu veya Beylikler dönemine ait olması göz ardı edilmemelidir. Osmanlı'nın kayaya oyulmuş camileri arasında Ihlara Vadisi Kaya Camii'nin bir benzerine rastlanmaz. Bilinen Osmanlı kaya camileri, neredeyse hiç mimari tasarımı veya planı olmayan kabaca oyulmuş yapılardır. Bazıları Bizans yapılarını değiştirerek (örneğin Mamasun Pir Şemmas Tekkesi, Açıksaray Manastırı Mescid), bazıları ise kaba kayaya oyulmuş mekanlar (örneğin Başdere, Tatlarin, Uçhisar) veya tek kişilik küçük odalar (örneğin Yuvaköyü, Erdemli Vadisi, Sulusaray) ve kabaca oyulmuş düzensiz mekanlar (Kayırlı Köyü, Karakaya Köyü, Sofular Köyü) şeklindedir. Sade bir mihraba sahip olan bu yapılarda ince bir bezeme de yok denecek kadar azdır. Bu örneklerin aksine Ihlara Vadisi Kaya Cami, Anadolu’daki kayaya oyma modellerine göre ünik sayılabilir. Ustalar tarafından incelikle yontulmuş, Selçuklu kâgir kubbeli mescitleriyle paralellik gösteren ve Selçuklu mimari ve tezyini üslubuyla bezenmiş bir yapıdır. Mukarnaslı mihrabı olan kubbeli kare planlı mescitler, Anadolu Selçukluları ve Beyliklerinde yaygındır. Kaya yerleşmesinin ilk etabının Bizanslılar tarafından yapıldığı kabul edilse de ne kiliseler ne de cami büyük bir değişiklik göstermemektedir. Hristiyanlar büyük olasılıkla Türklerin yönetiminde kiliseleri kullanmaya devam ederken, Müslümanlar yeni inşa ettikleri kayaya oyma camide ibadet ettiler. Osmanlı arşivi, bölgedeki Hristiyan ve Müslümanların karışık bir nüfusunu kaydeder. Melendiz çayı boyunca verimli bir vadide kurulmuş olan site tarıma ve çiftçiliğe elverişlidir. Sonuç olarak, hayatta kalmak ve süreklilik için birlikte yaşamanın gerekliliği bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışma sonucunda Bizans kayaya oyma mimarisinin sürekliliği kabul edilirken, Hristiyan ve Müslümanların bir arada yaşadıkları konusunun kabul edildiğinden daha yaygın olduğu, buna karşın Selçuklu ve Osmanlıların ihtiyaç ve zevkiyle şekillendiği sonucuna varılmıştır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Mimarlık Tarihi, Mimarlıkta Estetik |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 32 |