Çeşitli kadim devletlerde olduğu gibi, Türk devlet anlayışı da kendine özgü karakteristik bir yapıya sahiptir. Yaşam biçimi ve coğrafi şartlar, diğer devletlerle olan ilişkiler, karşılaştıkları problemler, inandıkları din, mensup oldukları kültür, hukuk anlayışı, değer yargıları ve kâinat algısı Türk devlet düşüncesi ile uygulamalarının temellerini ve sınırlarını oluşturmaktadır. Teşkilatlı boylar halinde yaşayan, sosyal yapılarında toprağa bağlı ayrıcalıklı sınıf bulunmayan, ruhban zümresi olmayan ve tarih sahnesine siyasi teşekkülle çıkan Bozkır Kültüründen neşet eden felsefeyle Türklerin hayatın merkezine ve kâinat algılarına devleti, devletin temeline de Töreyi yerleştirmişlerdir. Hükümdar devletin esas unsurlarından biri olarak onun nitelikleri devletin niteliklerini, yönetimin sınırlarını belirlemiştir. Hükümdar devleti temsil eden ve bir bakıma devlet yerine geçen sembol olarak algılanmıştır. Bu nedenle yürütmenin başında bulunan ve sorumluluğunu taşıyan Hükümdar taşıması gereken niteliklerinde zaaf göstermeye başlar, toplumun ve devleti oluşturan güçler birlikteliğinin beklentilerini karşılayamaz duruma düşer, ülkeyi felaketlere açık hale getirir ise hakimiyeti tartışmalı konuma gelir ve bu durumda Meclis devreye girerek Töreye göre hükümdarlığı sonlandırılırdı.
As in various ancient states, the Turkish state concept has its own characteristic structure. Lifestyle, geographical conditions, relations with other states, problems, belief systems, culture, the understanding of law, practice of values, and perception of the universe set the boundaries and the idea of the Turkish state. Turks did not have a privileged class attached to the land in their social structures or clergy. They lived in organized clans and came onto the stage of history in a political formation. Turks placed their state at the center of life and in their perceptions of the universe, and at the foundation of the state they placed töre (moral laws) with the philosophy that arose from steppe culture. The ruler set the qualifications of the state and the limits of the administration as one of the principal elements of the state. The ruler was perceived as a symbol representing the state and, in a way, as a substitute for the state. Therefore, if the ruler, who bears the responsibility of the executive, begins to show weakness in his qualities, becomes unable to meet the expectations of the unity of society which the forms the state, or makes the country open to disasters, his rule becomes controversial. In this case, the assembly would step in and end his reign according to töre.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ağustos 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 71 |