Bu çalışma jeopolitiğin önemli bileşenleri olan coğrafya ve demografiye vurgu yapmaktadır. Üç emperyal gücün -Rusya, Osmanlı ve İran- Kafkasya vilayetlerindeki savaş sonrası demografik dalgalanmaları yönlendirme iradesi ve becerisi onların stratejik anlamda güçlü ve zayıf yönlerinin açığa çıkmasına da sebep oldu. İran ve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki Ermenilerin 1826-1828 Rusya-İran ve 1828-1829 Rusya-Osmanlı savaşları sonrasında Rusya tarafından Kafkasya’da yeni ele geçirilen bölgelere kitlesel göçü, Rusya’nın kolonizasyon siyasetinde ve bölgede Rusya hâkimiyetinin pekiştirilmesinde önemli bir dönüm noktasıydı. Türkmençay ve Edirne Antlaşmaları, yaklaşık 150.000 Ermeni’nin Rusya İmparatorluğu topraklarına göç etmesiyle sonuçlandı. Bu durum büyük kriz dönemlerinin yerel halklar üzerinde hangi seviyede demografik sonuçlar doğurabileceğinin bir örneği olarak da ele alınabilir. Bilhassa Kırım Savaşı sonrasında ‘demografik muharebe’ olarak da adlandırılan oldukça geniş çaplı göç olaylarının en yakın öncülü olarak gerçekleşen Ermeni nüfusun bu kitlesel hareketi önceki yüzyıllarda imparatorluklar tarafından ele alınan paradigmaların değişmekte olduğunun da bir yansımasıdır. Önceki yüzyıllardaki örneklerine kıyasla Ermenilerin imparatorlukların merkez ve taşrasındaki malî, iktisadî ve ticarî alandaki etkinliği ve önemi, Rusya İmparatorluğu’nun güneye doğru ilerleyişi ve Kafkasya’da artan askerî prestiji ile değişmeye başladı. Bu süreç Osmanlı ve İran idarî merkezlerinin Ermeni cemaatine olan bakışını gözden geçirmesine sebep olurken aynı zamanda Rusya’nın sınır bölgelerindeki güvenlik kaygısını azaltmak ve daha idare edilebilir bir demografik yapı inşa etme kaygısını da beraberinde getirdi.
Ermeniler Kafkasya Rusya İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu İran
This paper emphasises geography and demography as important components of geopolitics. The willingness and ability of the three imperial powers - Russia, the Ottoman Empire and Iran - to manage the post-war demographic fluctuations in the Caucasus provinces revealed their strategic strengths and weaknesses. The mass immigration of Armenians from the borders of Iran and the Ottoman Empire into Russia’s newly captured territories in the Caucasus following the Russo-Iranian War of 1826-1828 and the Russo-Ottoman War of 1828-1829 was an important turning point in Russia’s colonisation policy and the consolidation of Russian dominance in the region. The Treaties of Turkmenchay and Adrianople resulted in the immigration of approximately 150,000 Armenians to the territory of the Russian Empire. This can be taken as an example of the extent to which periods of great crisis can have demographic consequences on local populations. This mass movement of the Armenian population, which was the closest precursor to the large-scale immigration events, also referred to as ‘demographic warfare’, especially in the aftermath of the Crimean War, is also a reflection of the changing paradigms that had been handled by the empires in previous centuries. The financial, economic and commercial influence and importance of Armenians in the centre and provinces of the empires began to change with the Russian Empire’s southward advance and growing military prestige in the Caucasus. While this process caused the Ottoman and Iranian administrative centres to reconsider their attitude towards the Armenian community, it also brought with it Russia’s concern to reduce security concerns in the border regions and to build a more manageable demographic structure.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Genel Türk Tarihi (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Temmuz 2025 |
Gönderilme Tarihi | 6 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 8 Mayıs 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 86 |