Gnostik bir öğreti olarak yola çıkmış olan Manihaizm; kendi kuralları ve ritüelleri, kendi cemaati, tapınağı ve sanatını oluşturarak kurumsal bir dine dönüşmüş ve geniş bir yayılım alanı kazanarak yüzyıllar boyunca varlığını sürdürmüş; sonunda yeniden gnostik bir ekol biçimine bürünmüştür. Manihaist inanca göre, insanlar ışıkın karanlıkla karıştığı bir dünyaya hapsedilmişler ve kendilerini karanlıktan kurtarmayı amaçlamaktadırlar. Bu kurtuluşun ilk basamağı, bu maddi dünyanın ötesinde yaşayan Işık Tanrısı’nın bilgisine yani gnosise ulaşmaktır. Bu amaç doğrultusunda önce kendi gerçek tanrısal varlığını tanıması gerektiği bilinciyle insanın kozmogonik nitelikteki sorularını cevaplamaya çalışmışlardır. Bu dünyadaki kötülüğün kaynağını ve doğasını açıklamaya çalışan bir dünya şeması tasarlamışlar; bunu yaparken hem oldukça ayrıntılı hem de bazen Manihaist yazarların kendileri için bile biraz kafa karıştırıcı olan bir kozmogoni yaratmışlardır. Manihaist gnosisin mitlerle düğümlenmesi, sonrasında da öğretinin mitolojisi ve felsefesinin birbirine karıştırılmasıyla Mani dini oldukça karmaşık bir hâl almıştır. Manihaizm’i sadece mitolojisiyle anlamlandırmaya çalışanlar, dinin bu haliyle büyük halk kitlelerine yayılmasını şaşkınlıkla karşılamıştır. Altında yatan mitolojik hikâyeyi bilmeden felsefesini anlamlandırabilmek de mümkün görünmemektedir. Bu çalışma, Manihaist kozmogoni mitini ve felsefesini, mitin anlatıldığı Süryanice, Soğdca, Farsça kaynaklar ışığında aydınlatmayı, Uygurca metinlerin bu hikâyelerin ne kadarını barındırdığını gösterebilmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, Uygur harfli Türkçe metinler bizzat görülmüş olmakla birlikte metinler üzerinde çalışanların bilgisi verilmiş, kabul edilen okuma önerileri metne dahil edilip farklılıklar dipnotta gösterilmiştir. Tahrip olmuş metinler, semantik açıdan bir fayda sağlamadığı için dahil edilmemiştir.
Manichaeism, which began as a Gnostic doctrine, evolved into an institutional religion, creating its own rules and rituals, community, temples, and art, and continued to exist for centuries over a wide area until eventually, it took the form of a Gnostic school once more. According to Manichaean belief, human beings are all imprisoned in a world where light and darkness are mixed and they strive to free themselves from the darkness. The first step in this liberation is to attain the knowledge of the God of Light, who lives beyond this material world. To do this, they tried to answer the cosmogonic questions of mankind knowing that they must first recognize their true divine existence. They designed a world concept that tries to explain the source and nature of evil in this world; in doing so, they created a cosmogony that was both highly detailed and sometimes confusing even for the authors of Manichaeanism themselves. The Manichaean religion became quite complex as the Manichaean gnosis was associated with myths, and the mythology and philosophy of the doctrine were subsequently combined. Those who tried to make sense of Manichaeism in terms of its mythology only were astonished that the religion spread to large masses of people in this form. Without knowing the underlying mythological story, it seems impossible to make sense of its philosophy. This study aims to illuminate the Manichaean cosmogony mythology and philosophy in light of Syriac, Sogdian, and Persian sources wherein the myth is told, and to show how many of these stories are contained in Uyghur texts. On this point, although the Turkish texts in Uyghur script have been examined in person, and the details of those who worked on the texts are given, the accepted reading suggestions are included in the text, and the differences are shown in a footnote. Destroyed texts are not included because they are not semantically useful.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ağustos 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 64 Sayı: 2 |