İnsanoğlunun yaşanmışlıkları üzerine kurulan türküler; nesilden nesile aktarılan sözlü kültür ögeleridir. Söz konusu bu kültürel ögeler kültürel devamlılığın yanında kültürel belleğin oluşmasına da katkı sağlamaktadır. Kültürel belleğin oluşu/ munda dil ve düşünce ilişkisi irdelendiğinde türkülerin edimsel bilgi değişikliği yaratabileceğini söylemek mümkündür. Bu çalışma kültür taşıyıcısı olarak ortak bir dilsel davranış ürünü olan türkülerin edimsel işlevlerinin olduğu varsayımıyla oluşturulmuştur. İşlevlerin ortaya çıkarılması amacıyla bir cümle kurmanın veya bir önermeyi dile getirmenin esasen bir şey yapmayı gerektirdiği anlayışını benimseyen Searle’ün “Söz Edimi Kuramı” analiz yöntemi olarak kullanılmıştır. Söz konusu kuram, dilin temel işlevinin iletişim kurma olduğu esasına dayanmaktadır. Kuramın hareket noktası; dilin işlevini toplumdan bağımsız bir şekilde gerçekleştirmediği, bu işlevin yerine getirilmesiyle kültürel uzlaşımın sağlandığı, aynı zamanda oluşan söylem evreniyle bireylerin zihin dünyasında bilgi değişikliği yaratılabileceği düşüncesidir. Çalışmadaki dil verisini Rumeli türküleri oluşturmaktadır. Rumeli türkülerinin hafıza aktarıcısı olduğu varsayımıyla söylem evrenini tespit etmek, türkülerin oluşturulma amaçları ve hizmet ettikleri işlevleri belirlemek, çalışmanın gayesini oluşturmaktadır. Elde edilen bulgular doğrultusunda Rumeli türkülerinin kültürel gerçekliği yansıtması sebebiyle kurumsal bir olgu yarattığı, muhatabının zihin dünyasında sevgili ile vatana kavuşamamadan kaynaklanan hasret ve özlem duygularını kodladığı, toplumsal ve dinî kuralları aktarma gibi edimsel işlevler taşıdığı anlaşılmaktadır.
Rumeli türküleri Edim bilimi Söz edimi kuramı Edimsöz Kültürel bellek
Folk songs based on human experiences; are oral cultural elements that passed down from generation to generation. These cultural elements contribute to the formation of a cultural memory sand to cultural continuity. When the relationship between language and thought in the formation of cultural memory is examined, it is possible to say that folk songs can create a change in actual knowledge. This study was originated with the assumption that folk songs, which are a product of common linguistic behavior as a carrier of culture, have performative functions. Reveal these functions, Austin and later, Searle’s “speech act theory”, which adopts the understanding that making a sentence or constructing a phenomenon requires performing a function under certain conditions, was used as the analysis method. The starting point of the theory is that; ; it is thought that language does not perform its function independently in society, that cultural consensus is achieved by fulfilling this function, and that at the same time, information exchange can be created in the world of mind along with the universe of discourse. The language data in the study consists of Rumelian folk songs. The aim of the study is to determine the universe of discourse, the purposes for which the folk songs were created, and the functions they serve, assuming that Rumelian folk songs are memory transmitters. According to the findings, that Rumelian folk songs create an institutional phenomenon because they reflect cultural reality, encode the addressee’s feelings of longing and yearning stemming from not being able to reunite with their beloved and their homeland and carry performative purposes such as transferring social and religious rules.
Rumelian folk songs Pragmatics Speech Act Theory Pragmatıcs Cultural Memory
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Mayıs 2025 |
Gönderilme Tarihi | 24 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Şubat 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 65 Sayı: 1 |