Georgia is a place of steep mountains and deep valleys, which led to frequent flooding. The effect of this natural structure was the main factor in armies facing serious difficulties during expeditions to the region. Ottoman–Georgian relations, which started in the fifteenth century, were also strategically effective in pursuing a policy based on local feudal lords against Iran, rather than conquering the region directly. The geography of Georgia, which became the field of Ottoman–Safavid rivalry in time, was shared between the two states. After the Treaty of Karlowitz, going on an expedition became a recurrent issue to prevent the increasing rebel movements against the Ottoman Empire and to strengthen the Ottoman authority in the region. Indeed, the expedition in which soldiers from Erzurum, Trabzon, Çıldır/Akhaltsikhe, and Kars provinces and 1,350 members of the central army took charge under the command of Vizier Köse Halil Pasha started in 1703 and ended in the following year. In this study, the route of the expedition, the events on the expedition route, when the expedition started and when it ended, whether the expedition reached its goal, whether the Ottoman army remained in the region, what kind of measures were taken in the region at the end of the expedition, whether the old order was maintained in the region, and the cost of the expedition to the Ottoman treasury are emphasized, and the information found in the Ottoman and Georgian sources are analyzed comparatively.
Yok
Gürcistan coğrafyası sarp dağlara, ormanlık ve derin vadilere sahip, sel baskınlarının sıklıkla yaşandığı bir yerdi. Bu doğal yapının etkisi ile bölgeye yapılan seferler, ordular için ciddi zorluklarla karşı karşıya kalınmasında ana etkendi. 15. yüzyılda başlayan Osmanlı-Gürcü ilişkileri de stratejik olarak bölgeyi doğrudan fethetmek yerine, İran’a karşı yerel feodal beylere dayanan bir siyaset güdülmesinde etkili olmuştur. Zaman içinde Osmanlı-Safevi rekabet sahası haline gelen Gürcistan coğrafyası, iki devlet arasında paylaşılmış ve Güril, Dadyan, Açıkbaş meliklikleri ile Abhazya bölgesi Osmanlı tabiiyetinde bulunmuştur. Osmanlı’nın 1683’de başarısızlıkla sonuçlanan Viyana Kuşatması sonrasında dört cephede mücadelesi ve Rusya’nın da bu durumdan istifade ile Karadeniz’e yayılma planı Gürcü melikliklerini de harekete geçirmiştir. Karlofça Antlaşması sonrası Osmanlı Devleti’ne karşı artan asi hareketlerin engellenmesi ve bölgede Osmanlı otoritesinin sağlamlaştırılması gayesiyle sefer açılması gündeme gelmiştir. Vezir Köse Halil Paşa komutasında Erzurum, Trabzon, Çıldır/ Ahıska ve Kars eyaletleri askerleri ve 1.350 kişilik merkezi ordu mensubunun görev aldığı sefer, 1703 yılında başlamış ve ertesi yıl sona ermiştir. Osmanlı arşiv vesikalarında Gürcistan ve Abaza, Gürcü kaynaklarında ise “Büyük Türk Seferi” olarak ifade edilen bu harekât ile ilgili bugüne kadar ayrıntılı bir bilgi kaynaklarda yer almamaktadır. İşte bu çalışmada seferin güzergâhı, sefer güzergâhı üzerinde yaşanan hadiseler, seferin ne zaman başlayıp ne zaman bittiği, seferin hedefine ulaşıp ulaşmadığı, Osmanlı ordusunun bölgede kalıp kalmadığı sorusuna yanıt aranacaktır. Ayrıca sefer sonunda bölgede ne gibi tedbirlerin alındığı, bölgede eski düzenin sağlanıp sağlanamadığı, varılan anlaşma şartları ile seferin Osmanlı hazinesine maliyeti üzerinde durulacak, Osmanlı ve Gürcü kaynaklarında yer alan bilgiler karşılaştırmalı olarak analiz edilecektir.
Yok
Yok
Gürcüce çeviriler konusunda yardımlarını esirgemeyen Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Gürcü Dili ve Edebiyatı Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Neriman Yılmaz ile Afyon Kocatepe Üniversitesi Tarih Bölümü doktora öğrencisi Gökhan Şanlı’ya; Rusça tercümelerde yardımını esirgemeyen İstanbul Üniversitesi Slav Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Ukrayna Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Öğr.Gör.Dr. Oles Kulchynskyy’e teşekkür ederim.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Proje Numarası | Yok |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |