Mimari tasarımda görsel düşünme ve algı önemlidir. Tasarım sürecinin görsel temsiller üzerinden ilerlemesi ve bu temsillerin mekânın gerçekleştirilmesinde kullanılması görselliğe verilen önemi artırmaktadır. Ancak mimari tasarım sadece görsellik ile sınırlı kalmamalıdır. Çizimlerin yanı sıra yazılı ve sözlü anlatı da görev almaktadır. Mekânsal algı, görsel temsil ve anlatıyla şekillenir. Mekânın görsel temsilleri ben-merkezli veya dış-merkezli olabileceği gibi, görme biçimlerinin zenginliği sayesinde mekân daha farklı temsil edilebilir. Bu yönüyle görsel temsil, mekânı anlamak ve açıklamak için bir araç haline gelmektedir. Ancak mekânı tanımlarken ya da anlamaya çalışırken sadece görmek yeterli olmayabilir. Dil ile iletişim kurmaya alışkın olan insan doğal olarak sözel anlatıma başvurur. Görme, çevremizdeki dünyayla iletişim kurdukça gelişmişken dil, insanların birbirleriyle iletişim kurmak için geliştirdikleri sosyal bir sistemdir. Mekân algısı üzerine yapılan araştırmalar çoğunlukla görsel düşünme açısından ele alınmıştır. Ancak görme ve dil, mekâna ilişkin farklı bilgilere ulaşmayı sağlar. Görme ve dil yoluyla toplanan bilgilerdeki çeşitlilik, mimari mekânın zihinsel imgesini tamamlayabilir. Bu çalışmanın amacı, mekânsal algının oluşumunu görsel ve sözel temsiller aracılığıyla incelemektir. Çalışma, mekân algısının sadece görme duyusuna dayandırılmasının kısıtlayıcı olduğu ve algının hem görsel temsilden hem de sözel anlatımdan etkilendiği görüşüne dayanmaktadır. Çalışmada öne sürülen, görsel ve sözel temsillerin birbirini desteklediği ve böylece mekânsal algıyı güçlendirdiğidir. Bu çalışmada anlatının görsel temsili nasıl etkilediğini ve görsel temsil ile anlatı arasındaki bu etkileşimin uzamsal algıyı nasıl şekillendirdiğini ortaya çıkarmak için protokol analizleri yapılmıştır. Çalışmanın sonucu mekân algısının oluşumunda anlatı ve görsel temsil arasındaki ilişkiye olumlu işaret vermektedir, ancak bireysel farklılıkların etkisiyle ortaya çıkan durumları göz önüne alarak daha tanımlı deneylerle ortaklıklar desteklenebilir.
Visual thinking and perception are significant in architectural design. The progress of the design process through drawings and the use of drawings in the realization of the space increase the importance given to visuality. However, architectural design should not be limited to sight alone. There is also a narrative or written expression besides the drawings. Even though sight comes before speech, it is through language that we describe what we see, and what is seen is perceived with language. The spatial perception is shaped by visual representation and verbal expression. Perception and vision have been the subject of disciplines such as psychology, cognition and philosophy. The way of perceiving space is not the same for everyone. Visual representations of space (sketches, photographs, plans, sections, etc.) can be egocentric or exocentric, as well as depicted from a different perspective due to the way each person sees things. In this respect, visual representation becomes a tool for understanding and explaining space. However, just seeing may not be enough when describing or trying to understand space. As humans are accustomed to communicating with language, they naturally resort to verbal expressions and narrating things. While vision has evolved as we communicated with the world around us, language is a social system that humans have developed to communicate with each other. Studies on the perception of space have mostly been approached from the point of visual thinking. However, sight and language provide access to different information regarding space. The diversity in information collected through vision and language can complete the mental image of architectural space. The aim of this study is to examine the formation of spatial perception through visual and verbal representations. The study is based on the view that grounding the perception of space only on the sense of sight is restrictive and perception is influenced by both visual representation and verbal expression. The suggestion is that visual and verbal representations support each other, thus strengthening spatial perception. In this study, protocol analyses were conducted in order to find out how the narrative affects the visual representation and vice versa, and how this interaction between the visual representation and narrative shapes spatial perception.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
JCoDe makaleleri "Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License" altında yayınlanmaktadır.