Şarkiyatçılık, Doğu’yu Batı'nın gözünden ele alan bir temsil sistemidir ve Doğulu kültürlere yönelik önyargıları, yanlış algıları ve klişeleri içermektedir. Bu süreçte, Doğu kültürleri ve insanları Batı'nın egemenlik ve üstünlük duygularını besleyen bir "öteki" olarak sunulur. Said’in birer temsiller olarak gördüğü Şarkiyatçı söylem, günümüzde de çeşitli açılardan tekrar etmektedir. COVID-19 pandemisi sırasında, Doğu ve Batı arasındaki kültürel ayrılıkların yanı sıra, özellikle Asya ülkelerindeki COVID-19 vakalarının yayılması, Şarkiyatçılığın çeşitli tezahürlerini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışma COVID-19 pandemisinin Doğu toplumlarına yönelik yaygın yanlış anlamaları ve önyargıları tetikleyen içerimlere sahip olduğunu göstermeyi ve bu içerimleri Şarkiyatçı düşünceyle ilişkilendirerek değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Sözü edilen önyargılar arasında, Doğu toplumların hijyenik olmayan, modern tıbbi bilgiye sahip olmayan, cahil, vahşi, fanatik, yabancı düşmanı, terörist eğilimli ve yoksul oldukları gibi sömürge kalıntılarına da rastlanabilecek kanılar yer almaktadır. Pandeminin sorumlusu olarak Çin’in gösterilmesi, pandemi yönetiminde Doğu ve Asya ülkelerinin mücadele yöntemlerine yönelik eleştiriler, aşı çalışmalarında sadece belli ülkelerdeki aşılara yönelik onay ve güven ile Batı dışı ülkelerde görünür hale gelen sömürge mirasından kaynaklı sorunlar gibi söylem ve tutumlar bu çalışmada bir soruşturmaya tabi tutulan temel meselelerdir. Çalışma, sömürge mirasının daha diri ve Şarkiyatçı söylemin canlı olduğunu gözler önüne sermekte ve yaşanan felaketlerin günah keçileri olarak Doğu ve eski sömürgelerin ilan edildiğine tanıklık etmektedir.
Orientalism is a system of representation that interprets the East from a Western perspective, involving biases, misconceptions, and stereotypes about Eastern cultures. In this process Eastern cultures and individuals are portrayed as an "other" which reinforces the Western notions of dominance and superiority. The Orientalist discourse, which Edward Said views as forms of representation, persists and reappears in various forms in the present era. The COVID-19 pandemic has revealed various forms of Orientalism, as the spread of COVID-19 cases in Asian countries and cultural differences between the East and the West have come to the forefront. This research aims to illustrate that the pandemic perpetuates narratives that trigger widespread misunderstandings and biases against Eastern societies, and to assess these narratives in relation to Orientalist thinking. These biases include remnants of colonial beliefs, such as portraying Eastern societies as unclean, lacking modern medical knowledge, ignorant, primitive, fanatical, xenophobic, and prone to poverty and terrorism. The study examines discourses and attitudes such as assigning blame to China as the cause of the pandemic, criticizing the pandemic management strategies of Eastern and Asian countries, and placing trust only in vaccines developed by certain countries, thus highlighting the challenges stemming from the colonial legacy in non-Western nations. This research underscores the enduring presence of a vivid colonial legacy and an ongoing Orientalist discourse, revealing how Eastern societies and former colonies are scapegoated in times of crisis.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 22 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 5 Sayı: 1 |