Aim: Objective of our study is to investigate if the voluntary termination of pregnancy is perceived as a family planning method in our country or not.Material and Methods: The study group consisted of 500 cases who presented with request of the legal termination of the pregnancy to TCSB Etlik Zubeyde Hanım Gynecology Training and Research Hospital Family Planning Clinic, on 2012, during April - August. All patients participating in the study were questioned about the medical and obstetric characteristics, number of pregnancies and births, number of living children, the latest contraception methods they use, drug use, and history of chronic disease.Results: 13.6% percent of patients in the study stated that they don’t use any method of birth control and 64.6% percent of patients stated that they use coitus interruptus, 17.0% use condoms, 3.4% use IUD, 1.2% use combined oral contraceptive COC and 0.2% use Depo Provera as a method of contraception. 80.4% n = 41 percent of patients without previous pregnancies stated that don’t use any method of contraception, remaining 19.6% n = 10 stated that they use condom method. The distribution of contraceptive methods of the patients with a history of at least once of MVA is presented in Table 3. 14 of these patients 11.2% are not using any method of contraception and 64% percent are using coitus interruptus method.Conclusion: Optional termination of pregnancy is seen as a method of family planning instead of a service should be offered to those in need in our country. Submission of the educational program with the message of the optional termination of pregnancy is not an contraception method should be provided all across the country, reachable by everyone.
Amaç: Çalışmamızdaki amacımız ülkemizde istemli gebelik sonlandırılmasının bir aile planlaması yöntemi olarak algılanıp algılanılmadığını araştırmaktır.Gereç ve Yöntemler: Çalışma grubunu 2012 yılında Nisan-Ağustos aylarında T.C.S.B Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Planlaması Polikliniği’ne yasal gebelik tahliyesi istemiyle başvuran, 500 olgu oluşturmuştur. Çalışmaya katılan tüm olguların tıbbi ve obstetrik özellikleri sorgulanarak gebelik ve doğum sayıları, yaşayan çocuk sayıları, en son kullandıkları korunma yöntemi, ilaç kullanımı ve kronik hastalık öyküsü sorgulandı.Bulgular: Çalışmada yer alan hastaların % 13.6’ si herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmadıklarını belirtirken, % 64.6’sı koitus interruptus ile, %17.0’ si kondom ile, %3,4’ü RİA ile, %1.2 si Kombine Oral Kontraseptif KOK ile ve %0.2’si Depo Provera yöntemi ile korunduklarını belirtmişlerdir. Daha önce gebeliği olmayan hastaların %80,4’ü n=41 herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmadığını belirtirken, %19.6’ sı n=10 kondom yöntemini kullandıklarını belirtmişlerdir. En az bir kez manuel vakum aspirasyon MVA öyküsü olan hastaların korunma yöntemleri dağılımı Tablo 3’te verilmiştir ve bu hastaların 14’ü %11.2 herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmamaktadır; % 64 ise koitus interruptus ile korunmaktadır.Sonuç: İsteğe bağlı gebelik sonlandırması ülkemizde ihtiyacı olanlara sunulması gereken bir hizmet yerine aile planlaması yöntemi olarak görülmektedir. İsteğe bağlı gebelik sonlandırmasının bir AP yöntemi olmadığı mesajını içeren eğitim programının tüm ülke çapında, herkese ulaşılabilecek nitelikte sunulması sağlanmalıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ekim 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 11 Sayı: 4 |