ÖZET
Preterm doğum riski bulunan gebelikler, doğum eylemi sırasında ve sonrasında hem anne hem de bebek sağlığı açısından riskler taşımaktadır. Bu riskli tabloların en uygun ve doğru uygulamalarla yönetilmesi kadının ve bebeğinin sağlığı açısından oldukça önem taşımaktadır. Bu sürecin etkili ve uygun olan müdahalelerle yönetilmesine ilişkin iyi düzeyde kanıtların ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bu derlemede preterm doğum riski olan kadınların gebelik sürecinin yönetimi ve preterm doğumun yenidoğan sağlığı üzerine etkileri açısından kanıta dayalı yapılan çalışmaların tartışılması amaçlanmıştır. Preterm doğum riski taşıyan gebeliklerin yönetilmesinde kanıta dayalı iyi düzeyde veriler; fetüsün akciğer gelişiminin hızlandırılması açısından kortikosteroid kullanımı ve USG muayenesi sonucunda kısa serviks olduğu tespit edilen veya önceki doğumunun preterm olması gibi durumlarla artmış preterm riski taşıyan kadınlarda progesteron kullanımı yönündedir. Preterm doğum riskinin azaltılmasına yönelik, 20. haftadan önce gebe enfeksiyon tarama-tedavi programları ve kısa serviks olduğu tespit edilen kadınlara servikal pesser uygulamasına ilişkin kanıtlar bulunmakta olup servikal serklaj uygulaması noktasında ise invaziv girişim olması nedeniyle tartışmalar devam etmektedir. Yenidoğan sağlık sorunlarını iyileştirmek için kortikosteroid dozlarının tekrarlanması, kortikosterid kullanımına Tirotropin Salgılatıcı Hormon eklenmesi, preterm doğumu önlemek için siklooksijenaz inhibitörlerinin, betamimetiklerin kullanılması ve serviks ultrasyonunun önerilmesine ilişkin çalışmalar yetersizdir. Evde veya hastanede yatak istirahati ve preterm doğum belirtileri olan gebelerin tedavisinde fetal fibronektin testinin kullanılmasına yönelik destekleyici ya da çürütücü yeterli kanıt bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra konuyla ilgili çalışmalarda magnezyum sülfat, oksitosin reseptör antagonistleri, kalsiyum kanal blokerleri ile yapılan bakım tedavisinin preterm doğumu önlemeye ilişkin etkisiz olduğu bildirilmektedir. Bitkisel çaylar, diyet takviyeleri, aşılar, emosyonel durum, fiziksel aktivite ve egzersiz, sosyal destek varlığı, mevcut kronik hastalıklar, obesite, akupunktur, yoga ve meditasyon gibi integratif tıp uygulamalarının gebelik süresi ve preterm doğuma etkisine yönelik kanıtlar yetersiz düzeydedir ve daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kadın Hastalıkları ve Doğum |
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2020 |
Gönderilme Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Kabul Tarihi | 24 Şubat 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 17 Sayı: 1 |