Amaç: Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra saptanan; yeni başlangıçlı hipertansiyon ve organ disfonksiyonu ile karakterize, progresif, multisistemik bir hastalık olarak tanımlanmaktadr. Hafif ve şiddetli olmak üzere iki grupta değerlendirilebilen preeklapmsi özellikle şiddetli formunda ciddi maternal, fetal, neonatal morbidite ve mortalite ile ilişkli olabilmektedir. Bununla birlikte preeklampsi etyolojisi ve prediktör faktörleri hala tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Biz çalışmamızda tam kan sayımı parametrelerinin preeklampsi tanısı ve şiddetini belirlemedeki önemini tespit etmeyi amaçladık.
Araçlar ve Yöntemler: Çalışmaya 20 preeklamptik gebe ve 30 preeklampsinin eşlik etmediği sağlıklı gebe dahil edildi. Maternal ve fetal veriler ile birlikte doğum öncesi gebelerden rutin alınan tam kan sayımı parametreleri gruplar arasında karşılaştırıldı. Bu parametreler hemoglobin, trombosit sayısı, ortalama trombosit hacmi, lökosit-lenfosit sayısı ve trombosit /MPV, nötrofil/lenfosit trombosit/lenfosit, trombosit /nötrofil oranlarını kapsamaktadır.
Bulgular: Çalışmamızda değerlendirilen kadınların ortalama yaşları preeklampsi grubunda 30 (±13,5) kontrol grubunda 27(±11) idi. Kan sayımı parametreleri incelendiğinde; preeklampsi grubunda kontrol grubundan daha yüksek hemoglobin düzeyi tespit edilir iken; şiddetli preeklampsi grubunda ortalama trombosit hacminin hafif preklampsi grubu ve kontrol grubundan anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptandı.
Sonuç: Çalışmamızda şiddetli preklampsinin eşlik ettiği gebelerde ortalama trombosit hacminin daha yüksek olduğu saptandı. Bununla birlikte, inflamatuar markır olarak kabul edilebilen nötrofil/lenfosit, trombosit/lenfosit oranlarının gruplar arasında fark göstermediği bulundu.
Aim: Preeclampsia, which detected after the 20th week of pregnancy; is defined as a progressive, multisystemic disease characterized by new-onset hypertension and organ dysfunction. Preeclampsia can be evaluated in two groups as mild and severe, and associated with maternal, fetal, neonatal morbidity and mortality, especially in its severe form. Preeclampsia etiology and predictive factors are still not fully elucidated. In our study, we aimed to determine the importance of blood count parameters in determining the diagnosis and severity of preeclampsia.
Materials and Methods: 20 preeclamptic pregnant women and 30 healthy pregnant women without preeclampsia were included in the study. Along with maternal and fetal data, routine complete blood count parameters taken from before delivery were compared between the groups. These parameters include hemoglobin, thrombocyte number, mean platelet volume, leukocyte-lymphocyte numbers and thrombocyte / MPV, neutrophil / lymphocyte thrombocyte / lymphocyte, thrombocyte / neutrophil ratio.
Results: When blood count parameters are examined; while a higher hemoglobin level was detected in the preeclampsia group than in the control group; It was found that the mean platelet volume in the severe preeclampsia group was significantly higher than the mild pereclampsia group and the control group.
Conclusion: In our study, it was found that the mean platelet volume was higher in pregnant women accompanied by severe preeclampsia. However, it was found that neutrophil / lymphocyte, platelet / lymphocyte ratios, which can be considered as inflammatory markers, did not differ between the groups.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kadın Hastalıkları ve Doğum |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 23 Şubat 2021 |
Kabul Tarihi | 10 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 18 Sayı: 4 |