Dil, bir toplumun ve o
toplumun meydana getirdiği en üst siyasi örgüt olan devletin aynasıdır. Bu ayna,
toplumun ve devletin hem kültürel boyutta gelişmişliğini hem siyasi hem de
ekonomik anlamda uluslararası arenadaki yerini yansıtır. Bir dilin bilinirliği,
yayılma alanı ve o dile gösterilen rağbet bir ülkenin uluslararası konumunu ve
gücünü de ifade eder. Nitekim İngilizcenin dünyanın ortak dili olarak kabul
edilmesinde üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak addedilen İngiltere ve Amerika
Birleşik Devletleri (ABD)’nin son yüz yılda süper güç haline gelmesi yadsınamaz
bir gerçektir. Diğer taraftan tarihi süreç içerisinde yayılmacı ve sömürgeci
bir politika izleyen Fransa ve İspanya gibi ülkelerin dillerinin özellikle
Afrika coğrafyasında yaygın olarak konuşulması, hatta resmî dil olarak kabul
edilmesi bu duruma örnektir. Günümüzde de Fransızca, Almanca gibi dillerin
yaygın olarak öğrenilmesi bu dillerin konuşulduğu ülkelerin ekonomik ve siyasi
anlamda güçlü olduğunun bir diğer göstergesidir. Diğer yandan bugün Orta
Asya’nın çok geniş bir bölümünde ve Doğu Avrupa’da konuşulan Rusça dünyanın bir
diğer süper gücü olarak kabul edilen Rusya’nın dünyadaki rolünü de
yansıtmaktadır. Peki yaklaşık 600 yıl boyuna üç kıtada hüküm süren döneminin süper
gücü Osmanlı Devletinin dili, neden yayıldığı coğrafyalarda yaygınlaşmamış ve konuşulmamıştır?
Tabi bu sorunun birçok cevabı, birçok farklı boyutu vardır. Bunula birlikte
günümüzde Türkçeye ilginin git gide artmasına rağmen istenilen düzeyde bir
eğitim politikası oluşturulamamıştır. Bu araştırmada bu durumun farklı
boyutları irdelenmiş ve günümüzdeki problemlerle bağlantılanmıştır.
Language is the same as the state, which is the
highest political organization that a society and the society has brought to
the table. This mirror reflects both the development of society and the state
in the cultural dimension, and its political and economic significance in the
international arena. A language awareness also refers to the international
scene and power of an area of diffusion and the desire of that country.
Indeed, it is undeniable that Britain and the United States (USA), which have
been regarded as the unsheltered empire, have become superpowers in the last
hundred years when the English is regarded as the common language of the world.
On the other side is the fact that the languages of countries such as France
and Spain, which pursue an expansionist and colonial policy in the historical
process, are widely spoken especially in the geographical region of Africa and
even accepted as official language. The fact that languages such as French
and German are widely learned today is another indicator of the economic and
political strength of the countries where these languages are spoken. On the
other hand, it reflects the role of Russia in the world today, which is
considered to be another superpower of the Russian world, spoken in a large
part of Central Asia and Eastern Europe. For about 600 years, the superpower of
the period during which the three continents were ruling, the Ottoman State was
spoken, why did not it spread and talk about in the geographical spreads? Of
course, there are many different dimensions of this question, many answers. In
spite of this, in spite of the increase in the number of people who are
interested in the Turkish language today, a desired education policy has not
been established. In this study different dimensions of this situation were
examined and connected with current problems.
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 15 Aralık 2017 |
Kabul Tarihi | 21 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 2 |