Geopolitical thought goes back to many centuries, as it is rooted in both history and geography. Its modern formulation, however, began in the latter part of the 19th century. This was the time when the British Empire was still a hegemon, although its relative power was in decline. The newcomers, however, were rising fast. Tsarist Russia, the young German Empire, Imperial Japan, and the American colossus of the Western Hemisphere all slowly but surely ate away the dominance of Britain. This situation was reflected by a transformation of the international order, great power rivalry, and vivid geopolitical opining. This paper focuses on the latter. More precisely, the geopolitical thought of the American naval officer and historian Alfred Mahan, and that of British geographer, historian, and politician, Halford Mackinder. Their clashing views signified the antagonism between land and sea powers, a theoretical manifestation of the real opposition between the naval powers and land-based powers of both their era and history. This framework would go on to have a great impact upon strategic thinking and exert influence on geopolitics up until today.
Jeopolitik düşüncenin kökleri hem tarihe hem de coğrafyaya dayandığı için yüzyıllar öncesine uzanmaktadır. Bununla birlikte, modern formülasyonu 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır. Bu, göreli gücünün düşüşte olmasına rağmen, Britanya İmparatorluğu'nun hâlâ bir hegemon olduğu zamandı. Ancak yeni gelenler hızla yükseliyordu. Çarlık Rusyası, genç Alman İmparatorluğu, İmparatorluk Japonya ve Batı Yarımküre'deki Amerikan devleri, Britanya'nın egemenliğini yavaş ama emin adımlarla yiyip bitirdiler. Bu durum, uluslararası düzenin dönüşümü, büyük güç rekabeti ve canlı jeopolitik görüş tarafından yansıtıldı. Bu makale ikincisine odaklanmaktadır. Daha doğrusu, Amerikan deniz subayı ve tarihçi Alfred Mahan'ın ve İngiliz coğrafyacı, tarihçi ve politikacı Halford Mackinder'ın jeopolitik düşüncelerine. Çatışan görüşleri, kara ve deniz güçleri arasındaki karşıtlığı, hem dönemlerinin hem de tarihlerinin deniz güçleri ile karada yerleşik güçler arasındaki gerçek karşıtlığın teorik bir tezahürü anlamına geliyordu. Bu çerçeve bugüne kadar stratejik düşünce ve jeopolitik üzerinde etki yaratmaya devam edecektir
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Nisan 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2022 |
Gönderilme Tarihi | 20 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 4 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International