Edebiyat tarihimizde birçok sanatkâr, eserinden önce ideolojisiyle tanınır. Namık Kemal’i eserleri vasıtasıyla hayatımıza kattığı “hürriyet” ve “vatan” gibi milli duygularımızı harekete geçiren kavramlarla biliriz, severiz. Mehmet Âkif, “İstiklâl Marşı”yla Türk milletinin gönlünde “istiklâl şâiri” vasfını kazanmıştır. Abdülhâk Hâmid Tarhan adı, şairin onlarca eseri olmasına rağmen “Makber”le özdeşleşmiştir. Bu eser, kimilerine göre Hâmid’i “şâir-i âzâm” yapmaya yeter. Sanatçının ideolojisiyle veya bir eseriyle sevilir hale gelmesi, eserlerinin objektif olarak değerlendirilmesine mani olur. Tevfik Fikret, hayattayken ve ölümünden sonra, yakınında veya uzağında yer alan pek çok ismin olumlu, olumsuz ama çoğunlukla duygusal eleştirisine maruz kalmış şairlerimizdendir. Kendisini idealist bir şair olarak adlandırıp, Türk şiirinin en büyük şairi olduğunu söyleyenler de “mefkûreci” olduğu için şairliğini hafife alanlar da şairin sanatkârlığından çok insani, duygusal yönüne vurgu yaparlar. Bu yazıda, öncelikle Tevfik Fikret’in mizacıyla, sonrasında sanatıyla ilgili değerlendirmelere/eleştirilere yer verilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 16 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 12 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.