Ülkemizin oldukça zengin olan doğal kaynaklarının korunmasının ve bunların ülke ekonomisine en faydalı bir biçimde transfer edilmesinin, geleceğimizin garantisi olduğu bir gerçektir. İnsanoğlu, doğadan daima bir şeyler alır gerek onu işleyip besinini üreterek gerek sanayi için maden ve kayalardan elde ettiği hammaddeyi değerlendirerek varoluşunun devamlılığını sağlamaya çalışır. Sorun, aldığı kaynağın bitmez tükenmez olmadığının bilincinde olup olmamasındadır; yani doğadan aldığının tümünü tamamen değerlendirip değerlendirememesindedir. Burada iki önemli neden vardır: Birincisi ve en önemlisi bilgi birikiminin yetersiz oluşudur. Bunun da nedenleri ya eğitim yetersizliği veya bilgi ile sermayeyi bir araya getirecek yasaların yokluğu yahut da bu şekildeki bir organizasyonun yapılanmamış olmasıdır. İkincisi ise devlet örgütündeki karar verici organların birden fazla oluşu nedeniyle doğal kaynağın tasarrufundaki aksamalardır. Bu ise en vahim olanıdır, zira doğal kaynaklar öylesine yasalar çerçevesinde heder olacaktır ki, gelecekte sanayi için gerekli hammadde başka ülkelerden ithal edilmek zorunda kalınacaktır. Bunun sonucu gelecekte tümüyle dışa bağımlılıktır. Bu durumdaysa toplumun ve ülkenin varlığı gelecekte tehdit altına girecektir. Böylesine olumsuz bir sonucu yaşayacak gelecek kuşaklar ise karşılarında sorumlu tutabilecekleri ne bir kişi ne de bir kuruluş bulabileceklerdir. Halbuki gelecek kuşaklar bizim geleceğimizin garantisidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yer Bilimleri ve Jeoloji Mühendisliği (Diğer) |
Bölüm | Diğer |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Kasım 1991 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 1991 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1991 Cilt: 15 Sayı: 2 |