During the XV. century Renaissance period, which started with the discovery of man himself and was translated into Turkish as “rebirth”, there were many innovations in art as in many fields. This is clearly seen when examining the works of art laid out in the Renaissance era. In particular, the desire to reach the truth that attracts attention in the pictures; the three-dimensional perception of space created by using methods such as perspective, color, tone and espas and making the figure the focal point of the painting can be given as examples of these innovations. On the other hand, the fact that Christian teaching, which is the main theme of the studies, began to lose its importan-ce is one of the important events of the period. Thus, the artists, who started to move away from the cultural and artistic tradition of the Middle Ages, began to present their works in a much freer environment with an original attitude. However, in the process, some distinguishing features have emerged in the works of artists living in the south and north parts of Europe in terms of technique and style. These differences in the painting art of the two regions led to the fact that the period was handled by art historians under two headings: Southern Renaissance and Northern Renaissance. Within the scope of this research, the art of the Early Renaissance was first mentioned with the Renaissance period, and in the following sections of the study, the lives and works of the Italian artist Piero della Francesca and the Flemish painter Jan van Eyck were emphasized with the general characteristics of the Southern and Northern Renaissance. In the last passage of the article, the stylistic differences of the period are tried to be examined by comparing the Southern Renaissance and the Northern Renaissance art through the works of these two masters
İnsanın kendisini keşfetmesi ile başlayan ve Türkçeye “yeniden doğuş” olarak çevrilen XV. yüzyıl Rönesans döneminde, birçok alanda olduğu gibi sanatta da pek çok yenilik yaşanmıştır. Bu, Rönesans çağında ortaya konan sanat eserleri incelendiğinde net bir şekilde görülür. Özellikle, resimlerde dikkat çeken gerçeğe ulaşma isteği; perspektif, renk, ton ve espas gibi yöntemlerin kullanılmasıyla oluşturulan üç boyutlu mekân algısı ve figürün resmin odak noktası haline getirilmesi, bahsi geçen bu yeniliklere örnek verilebilir. Öte yandan, çalışmaların başlıca teması olan Hristiyan öğretisinin önemini kaybetmeye başlaması da dönemin önemli olaylarındandır. Böylece, Orta Çağ’ın kültürel ve sanatsal geleneğinden giderek uzaklaşmaya başlayan sanatçılar, yapıtlarını çok daha özgür bir ortamda, özgün bir tavırla sunmaya başlamışlardır. Ancak, süreç içerisinde Avrupa’nın güneyi ile kuzey kesimlerinde yaşayan sanatçıların eserlerinde, teknik ve üslupsal açıdan bazı ayırt edici özellikler belirmiştir. İki bölgenin resim sanatında beliren bu farklılıklar da dönemin, sanat tarihçileri tarafından Güney Rönesansı ve Kuzey Rönesansı olmak üzere iki başlık altında ele alınmasına yol açmıştır. Bu araştırma kapsamında da ilk olarak Rö-nesans dönemi ile birlikte Erken Rönesans sanatına değinilmiş, çalışmanın ilerleyen bölümlerinde ise Güney ve Kuzey Rönesansı’nın genel özellikleriyle beraber İtalyan sanatçı Piero della Francesca ile Flaman ressam Jan van Eyck’ın hayatları ve eserleri üzerinde durulmuştur. Makalenin son pasajında ise bu iki usta ismin yapıtları aracı-lığıyla, Güney Rönesansı ile Kuzey Rönesans sanatı karşılaştırılarak dönemin üslupsal farklılıkları irdelenmeye çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 7 Sayı: 4 |