Both practice and language are very crucial in in the perpetuation of dominant discourse. In order to impose the preferred meaning to the population, binary oppositions should be created. These oppositions aim to construct identities on the basis of “us vs them”. Binary oppositions have also played a crucial rule in Armenian national identity construction. The representations of mythology, land pretensions (Great Armenia Project) and Armenian Genocide ignited Turkish hostility in practice starting from 19th century.
In identity construction, two discursive shifts happened after the establishment of Armenian statehood. The first shift appeared during the first president- Ter-Petrosian’s period who tried to minimize Turkish otherness in order to create good economic relation with Turkey by excluding the primordial elements of identity construction. With the new presidential period of Robert Kocharian, the second discursive shift occurred in national identity construction by combining both primordial and civic elements. Turkish Otherness again re-emerged through the new discourse of victimization. The new discourse’s main representation was Armenian Genocide which targeted Turkey as the Other not only in the minds of people, but also in the foreign policy of the country. To include again Armenian genocide to political agenda, and recognition of Armenian genocide in the foreign policy was the primary aim of new discourse.
Considering the historical facts and discursive shifts, I aim to analyze how Turkish otherness
have played an important role in Armenian nation-building and how the new discourse of
victimization emerged and started to represent Armenian foreign policy by targeting Turkey
as the other during the presidential period of Robert Kocharian.
Corvinus University of Budapest
Egemen söylemin sürdürülmesinde hem pratik hem de dil çok önemlidir. Popülasyona tercih edilen anlamı empoze etmek için ikili karşıtlıklar oluşturulmalıdır. Bu karşıtlıklar, “biz ve onlar” temelinde kimlikler inşa etmeyi amaçlar. İkili karşıtlıklar, Ermeni ulusal kimliğinin inşasında da önemli bir rol oynamıştır. Mitoloji temsilleri, toprak iddiaları (Büyük Ermenistan Projesi) ve Ermeni Soykırımı, 19. yüzyıldan itibaren pratikte Türk düşmanlığını ateşledi.
Kimlik inşasında, Ermeni devletinin kurulmasından sonra iki söylemsel kayma yaşandı. İlk değişim, kimlik inşasının asli unsurlarını dışlayarak Türkiye ile iyi bir ekonomik ilişki kurmak için Türk ötekiliğini en aza indirmeye çalışan ilk başkan Ter-Petrosyan döneminde ortaya çıktı. Robert Koçaryan'ın yeni cumhurbaşkanlığı dönemiyle birlikte, hem ilkel hem de sivil unsurları birleştirerek ulusal kimlik inşasında ikinci söylemsel kayma meydana geldi. Türk Ötekiliği, yeni mağduriyet söylemiyle yeniden ortaya çıktı. Yeni söylemin ana temsili, sadece insanların zihninde değil, ülkenin dış politikasında da Türkiye'yi Öteki olarak hedef alan Ermeni Soykırımı idi. Ermeni soykırımını yeniden siyasi gündeme almak ve Ermeni soykırımının dış politikada tanınması yeni söylemin temel amacıydı.
Tarihsel gerçekleri ve söylemsel değişimleri göz önünde bulundurarak, bu çalışmada Türk ötekiliğinin Ermeni ulus inşasında nasıl önemli bir rol oynadığını ve Koçaryan'ın cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye'yi öteki olarak hedef alarak yeni mağduriyet söyleminin nasıl ortaya çıktığını ve Ermeni dış politikasını nasıl temsil etmeye başladığını analiz etmeyi amaçlıyorum.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 7 Sayı: 13 |