The study aims to assess the social perspective on transition to the normalization process as many COVID-19 restrictions are easing as of June 1, 2020 in Turkey. As a global crisis, COVID-19 requires a correct and effective risk communication and management in all processes. During a pandemic, social reflections cannot be ignored. Analyzing the opinions that the society has experienced and agreed upon will be a guide for future risk communication studies. In accordance with this purpose, the literature on the COVID-19 pandemic was reviewed, and 24 original questions were prepared. Field study was conducted online between 22-25 June 2020. The population has been determined as Ankara, which is Turkey's second most populated city. 1230 people participated in the study. The findings showed that the participants thought that the decreasing number of cases and deaths caused complacency; they trusted their environment more than others, and the decision of transition to the normalization did not reduce the anxiety level of the society. It is concluded that the participants preferred to stay away from activities which could be risky for their own health and were hesitant to go to healthcare organizations for medical tests and treatments that they postponed. It is observed that the participants believed that normalization was initiated early, and this decision was made due to economic concerns. As a result, it must be stated that, in order to manage the risk correctly, the society’s need for information should be satisfied with accurate and clear information, individual measures should be maintained, public and health authorities should take the necessary measures, and all of these necessities should be supported by the media.
Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de COVID-19 salgını nedeniyle uygulanan kısıtlamaların 1 Haziran 2020 tarihinden itibaren kademeli olarak kaldırılarak normalleşme sürecine geçilmesi hakkında toplumun görüşlerini ortaya koymaktır. Küresel boyutta bir kriz olan COVID-19 salgınıyla ilgili tüm süreçlerde doğru ve etkili bir risk iletişimi ve yönetimi gerekmektedir. Bu süreçte toplumsal yansımaların görmezden gelinmesi mümkün değildir. Toplumun deneyimleyerek üzerinde uzlaştığı görüşlerin analiz edilmesi gelecekte yapılacak risk iletişimi çalışmaları için yol gösterici olacaktır. Bu amaç doğrultusunda COVID-19 salgını ile ilgili literatür taranarak özgün 24 soru hazırlanmış; alan araştırması 22-25 Haziran 2020 tarihleri arasında çevrimiçi ortamda gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evreni Türkiye’nin ikinci en fazla nüfuslu şehri olan Ankara olarak belirlenmiştir. Araştırmaya 1230 kişi katılmıştır. Çalışmanın bulguları, katılımcıların düşen vaka ve vefat sayılarının rehavete neden olduğunu düşündüklerini, kendi çevrelerine toplumun diğer kesimlerinden daha fazla güvendiklerini ve normalleşme kararının toplumun sahip olduğu kaygı ve endişe düzeyinin azalmasına neden olmadığını göstermiştir. Normalleşme sürecinde katılımcıların kendi sağlıklarını riske atacak faaliyetlerden uzak durmayı tercih ettikleri, erteledikleri tıbbi kontroller ve tedaviler için sağlık kuruluşlarına başvurma konusunda kararsız oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Katılımcıların normalleşmeye erken geçildiği ve ekonomik kaygılarla bu kararın verildiği kanaatinde oldukları görülmüştür. Sonuç olarak, salgında risk iletişiminin doğru yönetilebilmesi için toplumun doğru ve açık bilgilendirme ile bilgi ihtiyacının giderilmesi; salgınla mücadelede bireysel önlemlerin sürdürülmesi, kamu ve sağlık otoritelerinin gereken tedbirleri alması ve tüm bunların medyanın paylaşımlarıyla desteklenmesi gerektiği belirtilmelidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mayıs 2021 |
Gönderilme Tarihi | 28 Şubat 2021 |
Kabul Tarihi | 29 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |