1970’lerden itibaren Kanada ve Avustralya çokkültürlülük politikasını benimsemişlerdir ve o zamandan beri çokkültürlülük kavramı gittikçe daha çok tartışılır olmuştur. Çokkültürlülük nispeten yeni bir kavramdır ve buradaki ‘kültür’ esas itibarıyla farklı topluluklara gönderme yapar. Bu yönüyle de politik bir kavramdır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Batılı ülkelere gerçekleşen göçler nedeniyle oluşan kültürel topluluklar da, bu çokkültürlülük politikası içinde tartışılmaya başlanmıştır. Kavramsal düzeyde çokkültürlülük farklılığın bir veri olarak kabul edildiği bir yaklaşım biçimi olarak ortaya çıkmıştır. Farklılıklara vurgu yapan çokkültürlülük politikası yirminci yüzyılda gelişen düşünce akımlarıyla bazı paralellikler göstermektedir. Özellikle tanım ve anlam konusunda çoklu bakış açısı tartışmanın en önemli konusunu oluşturmaktadır. Anlamın çoklu oluşu da bir kültürün ya da grubun kendini tanımlaması ile ilişkili olarak farklılıklara düşünsel bir dayanak kurmaktadır. İdealizme ve nedenselliğe karşıt olarak geliştirilen anlam, çokluğun temelinde yer almaktadır. Ancak bu çokluk herhangi bir kökene bağlanmayan çokluk olarak dikkat çekmektedir. Bu haliyle de çokkültürlülük, çoklukla arasındaki ilişkide olduğu gibi farlılıklar üzerinden kendine bir varlık alanı bularak belirmektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 7 Sayı: 1 |