Joel Schumacher’ın yönettiği ve Michael Douglas’ın William Foster karakterini canlandırdığı Sonun Başlangıcı (Falling Down, 1993), beyaz, orta sınıf bir erkeğin işsiz kalmasının ardından kaybettiği aile düzenini geri kazanmaya çalışırken giderek artan fiziksel ve psikolojik şiddete başvurmasını konu alır. Foster karakteri, hegemonik erkekliğin kırılganlığını ve geleneksel erkek kimliklerinin dayandığı güç, kontrol ve sosyo-ekonomik istikrarın nasıl sarsıldığını gözler önüne serer. Farklı etnik ve sosyo-ekonomik geçmişlere sahip karakterlerle karşılaşmaları, Foster’ın yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir krizin de faili ve mağduru olduğunu ortaya koyar. Bu bağlamda, filmdeki şiddet dolu yolculuk, Amerikan Rüyası’nın ve Eritme Potası idealinin sürdürülebilirliğine dair güçlü bir eleştiri sunarak, 1990’lar Amerikan toplumunun derinleşen çelişkilerini yansıtan bir anlatı inşa eder. Bu makale, Foster’ın yaşadığı trajediyi, Amerikan Rüyası ve Eritme Potası idealleri çerçevesinde değerlendirerek; Connell’ın hegemonik erkeklik kavramı, Bourdieu’nun eril tahakküm kavramsallaştırması, Arthur Miller’ın trajik kahraman üzerine yazdığı metinler ve Amerikan toplumunun sosyo-kültürel yapılarıyla ilişkilendirmektedir. Çalışmanın amacı, filmin ana karakteri William Foster’ın giderek şiddetlenen yolculuğu üzerinden, Amerikan Rüyası ve Eritme Potası gibi ideallerin sorgulanmasını ve hegemonik erkeklik anlatısının çöküşünü ortaya koymaktır. İdeolojik analiz ve biçimsel film çözümlemesi yöntemleriyle yürütülen çalışmada, filmin görsel yapısı, karakter karşılaşmaları ve mekânsal anlatımı üzerinden, erkekliğe ve ulusal kimliğe dair mitlerin nasıl inşa edildiği sorgulanmaktadır. Bu çalışma, Falling Down (1993) filmindeki erkeklik krizini yalnızca tematik olarak değil, mekânsal yapı, karakter karşılaşmaları ve görsel anlatım unsurları üzerinden ideolojik düzlemde ele almaktadır. Hegemonik erkekliğin kırılganlığı ile Amerikan Rüyası ve Eritme Potası gibi kültürel mitlerin çözülüşü arasındaki bağı açığa çıkararak, literatüre biçimsel ve kuramsal bir katkı sunmaktadır.
Amerikan Rüyası Hegemonik Erkeklik Erime Potası Sonun Başlangıcı (1993) Trajik kahraman
Falling Down (1993), directed by Joel Schumacher and starring Michael Douglas, follows a white, middle-class man whose attempt to regain control over his life leads to escalating violence and collapse. The protagonist, Foster embodies the crisis of hegemonic masculinity and the dismantling of traditional male identity. Each encounter he has with characters from different ethnic, social, and economic backgrounds descends him into chaos. In this context, his violent journey across Los Angeles is a symbolic repudiation of the Melting Pot and a stark indictment of the unfulfilled promises of the American Dream. This study discusses white masculinity within the ideological frameworks of the American Dream and the Melting Pot ideal by intertwining Connell’s insights on hegemonic masculinity, Arthur Miller’s essay on tragic hero, and Bourdieu’s masculine dominance. With ideological and formal film analysis, this essay argues how Falling Down (1993) depicts a crisis of masculinity through its use of space, visual composition, and character encounters. While the film has often been discussed in terms of masculinity in crisis, this study argues that the crisis extends beyond personal or psychological dimensions which is rooted in the spatial and symbolic structure of the film. The analysis concludes that these illusory promises collapse under social and cultural fragmentation.
The American dream Hegemonic masculinity the Melting pot Falling down (1993) Tragic hero
| Birincil Dil | İngilizce |
|---|---|
| Konular | Radyo-Televizyon |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 15 Nisan 2025 |
| Kabul Tarihi | 20 Eylül 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 18 Sayı: Sinema Özel Sayısı |